Düşünsenize... Türkiye’yi hiç bilmiyor, merak ediyor ve geliyorsunuz...

Haberin Devamı

Bize çok normal gelen, artık çoğuna çoktan alıştığımız birçok tuhaflığımız, bizimle ilk defa karşılaşan insanlar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor acaba?

Düşünsenize Türkiye’yi hiç bilmiyor, merak ediyor ve geliyorsunuz.

Üç gün içinde birbirinin tam tersi kaç tane ‘doğru’ duyarsınız acaba?

Gözleriniz her duyduğunuz hikâyede faltaşı gibi açılır, “Burada kaç çeşit hukuk, kaç tane demokrasi anlayışı var?” diye şaşırırsınız.

***


Mesela burada politik öneride bulunmak suç sayılır.

Kitap yazdınız ya da çevirdiniz diye hapishaneye girebilirsiniz.

Yazı yazmak, politik önermede bulunmak, adam öldürmekten bile tehlikelidir bizim ülkemizde...

Bin yıl hapsi istenen yazı işleri müdürleri tanıdım ben gazetecilik hayatımda.

Haklarında hapis cezası istenen futbol adamları kadar dikkat çekmediler bu ülkede...

Hâlâ yazdığınız yazı için bedel ödersiniz bu ülkede...

***


Bizim toplumumuz kalemi her defasında silahtan daha tehlikeli bulmuştur nedense.

Her zaman bizim ceza yasamız düşünceyi suç kabul etmiştir.

Düşünen herkes bir tehdit olarak görülmüştür.

Buna bizim toplum eskiden ses çıkarmıyordu.

Şimdi de ancak kendi sevdikleri bu anlamsız baskıların hedefi olduğunda ses çıkarıyor.

Maçlarda hakemlere gösterilen tepkinin binde biri hukuksal çarpıklığa karşı gösterilmiyor.

***


Kafalar hep karışık...

Kafalar hep ‘kendinden’ yana...

- Bir PKK sanığı 14 yıl tutuklu olarak hapis yattığında buna itiraz eden yok.

- Vicdani retçilere yapılan zulümlere ortaklaşa bir isyan yok.

- Sanık bir Kürt olduğunda, bir solcu olduğunda ya da sizin desteklemediğiniz herhangi bir görüşten olduğunda yapılan hukuk dışı uygulamalar kimseyi rahatsız etmiyor.

- Hâlâ “herkes” için adalet peşinde değiliz.

- Hâlâ “adalet” dediğimizde asıl söylediğimiz, “Bizimkiler kurtulsun” gerisi ne olursa olsun.

***


CHP Milletvekili Hüseyin Aygün tutuklu üniversite öğrencilerinin sayısının 500’ü aştığını söyledi.

Birçokları bu öğrencilerin sadece öğrenci olmadığına inanıyor.

Onlara göre o gençler terörist...

Bu ülkede öğrenciler hiçbir şeyi protesto edemez hâle geldi.

Ne parasız eğitim, ne ülkedeki olaylar, ne dünya üzerindeki gerçekler öğrencileri ilgilendirmeli onlara göre...

Gençler düşünmesin.

“Düşünüp eylem yapıyorlarsa mutlaka örgüt bağlantısı vardır” inanışı tüm hukuk anlayışını yerle bir ediyor.

Öğrenci tutuklamalarında olan haksızlıklar gazetecilere olanlardan ya da KCK tutuklamalarında olan haksızlıklar Ergenekon davasında olan haksızlıklardan daha az değil...

Ama kimse bütün bu hukuksuzluklara aynı kararlılıkla karşı çıkmıyor.

***


Neden şikede, Ergenekon’da, Balyoz’da “Tutukluk süreleri çok uzun, haksız yere yatıyorlar” diye bağıranlar, davalar sonuçlanmadan üniversitelerden atılan öğrenciler için de bağırmıyor?

Neden ülkeyi bölmek, devleti ele geçirmek için asli görevlerini bırakıp kendi halkını öldüren öldürme plânları yapan askerler için “Plân eyleme dönüşmedi ya da onlar vazifelerini yapıyorlardı” diyenler KCK davasında tutuklanan avukatlar için aynı çığlığı atmıyor?

***


Bize çok normal gelen, artık çoğuna çoktan alıştığımız birçok tuhaflığımız, bizimle ilk defa karşılaşan insanlar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor acaba?

Düşünsenize Türkiye’yi hiç bilmiyor, merak ediyor ve geliyorsunuz.

Bakıyorsunuz her dava için ayrı bir “hukuk” tarifi, değişik görüşlerden her insan için ayrı bir “adalet” kavramı var.

Bir dava için çığlık çığlığa bağıran biri başka bir dava için aniden susuveriyor.

Ne derdiniz acaba?

Bu ülkenin hukukunu dostlarınıza nasıl anlatırdınız?

Herhalde, “Burada hukuk var ama sadece bazıları için, burada insanlar adalet istiyor ama sadece bazıları için” derdiniz.

“Burada herkes kelimesi sürekli olarak başka başka insan gruplarını tarif eden bir kelime, insanlar herkes dediğinde sadece kendi gibi düşünenleri kastediyor, onun için herkesin tarifi de değişip duruyor” da derdiniz...

Başka ne derdiniz?

“Ben bunaldım, hemen eve dönüyorum” derdiniz herhalde.

DİĞER YENİ YAZILAR