Devletin çocuğu olmak ya da olmamak!

Haberin Devamı

Her şey ya yasak ya kutsal bizim memlekette.

Askeri rejimler, Kemalizm anlayışı bizden hep tek tip insan olmamızı istediler.

Hatta bunu emrettiler.

Sonra o mevsim sona erdi.

Sevinç duyduk ama başka yasaklar ve kutsal anlayışlar takıldı peşimize bu sefer.

Bizim toplum yasaksız ve kuralsız yönetilemeyen bir toplum mu?

Artık yeter bence.

Ben insanın kendi hayatını kendisinin yönetmesinden yanayım.

Yasaklarla yönetilmek istemiyorum...

Birkaç gündür internet ortamında 22 Ağustos’ta yapılacak filtre uygulaması tartışılıyor.

BTK’nın Şubat ayında çıkarttığı güvenli internet yönetmeliği duyulunca “Sansür ve yasakçı zihniyet bizi ele geçiriyor” diye telaşlandı herkes.

Haklılar...

Karar çocuklarımızı koruyacak belki ama bunu uygulanan bir yasakla yapacağız...

Merkezi filtre sistemi düpedüz sansür gibi gözüküyor.

Ya da BTK haklı ama bunu anlatmayı bir türlü başaramıyor.

Kurumların bu yetersizliği de bana sansür kadar acıklı geliyor.

Yetkililer yeni uygulamada, “filtre istemeyenler” için bir değişiklik olmayacağını söylüyorlar.

Ama herkesin hangi siteye girdiğinin izlenmesi konusundaki iddialara açık bir cevap vermiyorlar.

Yasaklanan 60 bin sitenin niye yasaklandığını bilmiyoruz.

Bunlar “çocuk pornosu” olduğu için mi yasak?

Yoksa “pornonun” hiçbir türünden hoşlanmayan bir yönetim, herkesin kendisi gibi düşünmesini ve davranmasını istemediği için “büyükler için” olan porno sitelerine de mi müdahale ediyor?

Porno sitelerini “ahlâksız” buldukları için yasaklıyorlarsa, yarın da herhangi bir siteyi “düşüncelerini uygunsuz” buldukları için yasaklamazlar mı?

Tek tip bir ahlâk ve tek tip bir düşünce peşindeler mi?

Bütün dünyada olduğu gibi “çocuk pornosunu” yasaklasak, isteyen ailelere

“çocuk filtresi” versek gerisine de karışmasak, olmuyor mu?

“Aileler çocukları” için filtre uygulasın derken...

Devlet de bu koca halkı “çocuk” olarak mı görüyor.

Biz çocuk değiliz.

Hele devletin çocuğu hiç değiliz.

***


Yaşar Kemal ve “Al işte Anadolu”

Yapı Kredi Yayınları, 1998 yılında Çetin Altan ve Ara Güler’in Akşam gazetesinde yayınlanan yazı dizisi İşte İstanbul’u kitap haline getirmişti. “Al İşte İstanbul” diyerek...

1969 yılında Çetin Altan kalemiyle, Ara Güler vizörüyle semt semt dolaşıp İstanbul’u anlatmış.

Çöp yığınları, şehir merkezindeki fabrikaları, gecekonduları, parsellenmiş Boğaz’ı, yok edilen tarihi eserleri ve -nasılsa- hep baki kalan güzelliğiyle, 30 yıl öncesinin İstanbul’u vardı kitapta.

Şimdi baksanız, 42 yıl öncesinin İstanbul’unu göreceksiniz orada.

Şimdi de Yaşar Kemal’in Anadolu’sunu yapmış Yapı Kredi Yayınları.

Yine Ara Güler’in fotoğrafları ile.

Röportaj benim çok sevdiğim bir alandır. Uzun yıllar çok severek yaptım. Hâlâ da aklımın bir yanı hep, kiminle röportaj yapsam bu hafta diye sorar durur...

Yapı Kredi Yayınları, Yaşar Kemal’in yaptığı 12 röportajı kitap haline getirmiş: Röportaj Yazarlığında 60 yıl...

1950’li yılların başı.

Yaşar Kemal işsizle, balıkçıyla, kaçakçıyla, depremzedeyle, göçmenlerle konuşmuş.

Yazar Sait Faik’le, seramik sanatçısı Füreya Kılıç‘la (sonradan Füreya Koray oldu.)

Röportajların her biri Çehov öyküsü tadında.

Anadolu’yu dolaşıyor ve o insanlarla yaşıyor, onları dinliyor ve onları onların sesiyle yazıyor.

Yapı Kredi Yayınları, Anadolu’yu ve İstanbul’u bu ustalarla o dönemi yaşamayan bizlere bir hediye olarak sunuyor.

Ben de bunu çok seviyorum.

***


Kemalistlerin sevdiği AK Partili

Oral Çalışlar, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül için “Başbakan, Gönül’ü yeniden aday gösterek yanlış yaptı” demişti geçenlerde.

“Askeri darbe dönemlerinin, 28 Şubat’ın yöneticisi... Devlet deyince akla gelen isim” diye anlatmıştı Vecdi Gönül’ü.

Perşembe günü yayınlanan Wikileaks belgelerinde 2002 yılında

Vecdi Gönül için yazılmış bir telgrafı yayınladı Taraf Gazetesi.

“Büyükelçiliğimizle çok uzun zamandan beri irtibatta olan Gönül’ün asıl işi AKP ve TSK arasındaki pürüzleri gidermek. Devletle ve derin devletle geniş tecrübeye sahip” diyor telgraf.

Belgelerde yazılanlara göre:

- Vecdi Gönül, Ahmet Necdet Sezer’le birlikte yapmış askerliğini. O yüzden Amerikalılar ‘Kemalistler tarafından İslam etkilenimli AK Parti üst yönetimi içinde en kabul edilebilir olanlardan biri’ diyor onun için.

- Amerikalılar, Gönül’ün Nakşibendi tarikatıyla bağları olduğunu, bu konuda otorite sahibi bir kaynaktan öğrenmiş.

Bu bilgilerle bakınca Tayyip Erdoğan’ın Vecdi Gönül’ü Antalya 1. sıraya niye koyduğu anlaşılıyor sanki.

Ama Batı gazetelerinde yayınlanan başka bir Wikileaks belgesinde, Vecdi Gönül’ün

Ahmet Davutoğlu için ‘çok tehlikeli’ dediği iddia edilmişti.

Bir de Bülent Arınç, Vecdi Gönül’ün TBMM Başkanı olmasını istememişti.

Kemalistler seviyor ama Ak Partililer ile anlaşamıyor galiba Vecdi Gönül...

Bana karışık geldi doğrusu bu durum...

***


Yazarlar nereye gitmiş?

- Ahmet Hakan, Nahide’ye Gülden Karaböcek dinlemeye...

- Doğan Hızlan, Ece Ayhan Günleri’ne Mülkiye Edebiyat Topluluğu’nun düzenlediği etkinliğe...

- Şükrü Küçükşahin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adıyaman ve Osmaniye mitinglerine...

- Vahap Munyar ile Şelale Kadak, Coca Cola CEO’su Muhtar Kent’in ve Placido Domingo’nun Atlantik Konseyi’nden ödül aldığı töreni izlemeye Washington’a...

- Aslı Aydıntaşbaş, Hamas ve Filistin Özerk Yönetimi arasındaki barış antlaşmasının imza törenine, Kahire’ye...

Hangine özendiniz?

***


Sevag olayında benim kafam iyice karıştı

Sevag Balıkçı neden öldü?” demiştim Sevag’ın 24 Nisan’da yakın arkadaşı olduğu iddia edilen Kıvanç Ağoğlu tarafından askerliğini yaptığı karakolda vurulması üzerine...

“Aile kaza olduğuna inanıyor” haberlerini okudukça daha da içimdeki şüphe artmıştı doğrusu.

Ailenin avukatı Cem İsmail Halavut’u dinledim NTV’de, Mirgün Cabas’da...

Askeri yetkililer aileyi, olayın gerçekleştiği yere davet edip, inceleme yapabilme imkanı vermişti.

Aile oraya gitmiş ama artan şüphelerle dönmüş.

Halavut şunları anlattı:

- “Altı-yedi kişi karakolun etrafına tel örgü çekmek için görevlendirilmiş. Sevag görevlilerden biri. Görevli olmayan Kıvanç Ağoğlu geliyor, sohbet etmeye başlıyorlar. 45 dakika sonra, nedeni bilinmiyor, Kıvanç G3’ün koluyla oynuyor ve mermiyi namluya sürüyor. Ateş alıyor. Sevag vuruluyor.”

- “Ağoğlu “Hassas bir bölge olduğu için bunu yaptım” demiş. Askeri yetkililer bu ifadenin inandırıcı olmadığını söylemişler. Güvenlik için önlem almaya gerek yokmuş orada. İyi arkadaşlarmış. Fakat herkes aynı anekdotları anlatıyor. Öğretilmiş gibi. Bu da bizde kuşku yarattı.”

- “Kıvanç, facebook’ta milliyetçi çizgide bir kişiymiş. Sevag’ı arkadaş olarak eklememiş. Fotoğraflar hep toplu resim. Arkadaş oldukları konusunda ikna olamadık. Kaza olması da kanıtlanmış gelmedi bize. Sivil mahkeme bırakmasına rağmen, askeri mahkeme tutukladı Kıvanç Ağoğlu’nu.”

Siz ne dersiniz?

Bu olay kaza mı sizce?

DİĞER YENİ YAZILAR