Cumartesileri çalışma önerisini destekliyorum

Haberin Devamı

Geçen gün Milliyet Gazetesi’nde Meral Tamer yazmıştı:

‘80’li yılların başlarında Turgut Özal iktidara geldiğinde İstanbullu iş çevreleri 5 hatta 5.5 gün çalışırlardı. Büyük patronların en büyüğünü bile cuma akşamı saat 17.00’de, hatta cumartesi sabahı işyerinde bulurdum. Bir süre sonra cumartesileri çalışmaz oldular. Aradan birkaç yıl daha geçti; özellikle 2. kuşak patronları, cuma günü öğleden sonraları ara ki bulasın! Sonra bir baktık ki 2. kuşak patronlar, cuma sabahları da iş yerlerine uğramaz olmuşlar. Sonra bir baktım ki pazartesileri de hafta başı olmaktan çıkmış. Şansınız varsa pazartesi öğleden sonra buluyorsunuz aradığınızı, şansınız yoksa salıya mutlaka! Bakın haklarını yemeyeyim; salı sabahı herkes işinin başında. Zaten farkındaysanız nicedir iş toplantıları da üç güne yığılıyor: Salı-çarşamba-perşembe.’

Bütün bu cümleler, geçen gün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın gün ışıdıktan bir saat sonra işe başlama ve cumartesileri yarım gün çalışma önerisi yaptıktan sonra bu olabilir mi diye düşünmeye başladım diye dikkatimi çekti...

Siz ne düşünüyorsunuz, bu olabilecek birşey mi sizce?

Küresel ısınmaya karşı ne kadar daha az enerji tüketirsek, o kadar iyi değil mi?

Yoksa cumartesileri çalışmak... Düşünmesi bile sıkıcı mı?

Bir taraftan da zaten birçok sektör cumartesi çalışıyor hatta tam gün çalışıyor...

Sanırım bakanın önerisi sadece kamu çalışanlarını ilgilendiriyor aslında...

Ben bu öneriyi enerji tasarrufu ve hepimizin geleceği için destekliyorum doğrusu...

****


Güney Kutbu’na ayak basışın 100. Yılı


Doğa ile ilgili haberleri hep biraz daha fazla ilgiyle okurum.

Buzullar eriyor...

Güney Kutbu tekrar keşfedildi...

Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor...

Gibi başlıklar her zaman ilgimi çeker...

Bu yıl insanoğlu’nun Güney Kutbu’na ayak basışının 100. yıldönümü kutlanıyor.

Güney Kutbu’nu Kuzey Kutbu kendisinden önce keşfedildiği için o zaman ben de güneye gideyim diyerek keşfeden, Antartika’ya ilk ayak basan Norveçli kaşif Roald Amundsen bundan yüz sene önce üç arkadaşıyla 54 günde bunu başarmış.

20 Ekim 1911 tarihinde yola çıkmış 14 Aralık 1911 tarihinde kutup noktasına varmış.

Geçtiğimiz yıl da yine Norveçli kaşif Christian Eide bu 100. yıl anısına, Amundsen’in izlediği rotayı takip ederek, Güney Kutbu’na tek başına, destek almaksızın, 24 günde dünya rekoru kırarak ulaşmış.

24 gün 1 saat 13 dakika...

Bir önceki rekor 39 gün 7 saat 49 dakikaymış...

İşte Amudesen’in izlerini takip ederek dünya rekoru kıran Christian Eide dün Türkiye’ye geldi.

100. yıl anısına, Londra Natural History Museum tarafından İstanbul ve Washington’da iki sergi açıldı bu sene...

İşte,hem Güney Kutbu’na ayak basılışının 100. yılı nedeniyle, hem de Londra Natural History Museum’un, İstanbul’da açılan “Ice Station Antarctica” sergisi için, bilim insanlarının son derece zor doğa koşulları altında yaptıkları çalışmaları anlatmak, iklim değişikliklerinin dünyayı nasıl etkilediğine dikkat çekmek için burada olan Eide, merak ediyorum gerçekten dikkatimizi çekebilecek mi acaba?

Bu arada, “Ice Station Antarctica” sergisi, Antarktika’nın gizemli doğasını canlı yaşatarak, çocuklara ve gençlere yeni bir keşif alanı sunuyor.

2 Ocak’a kadar İstanbul’da sergi...

Eide’ı merak etmesek bile belki sergi ilgimizi çeker...

****


Köprü Kirişleri Çürüyor...


İstanbullular’ı yakından ilgilendiren çok önemli ama kimselerin pek aldırmadığı bir haber oldu bu:

Köprü viyadüğünden bir beton parçası düştü...

Ortaköy Viyadüğü’nden beton parçaları düştü...

1. köprünün acilen bakıma alınması gerektiğini söylüyor uzmanlar.

Bu, bir felaketin yaşanmasına az kaldığının göstergesi diyorlar.

Ve hâlâ çok sakin oturuyoruz...

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tezcan, “Bu viyadüğün kirişleri hastalanmış. Bu kirişler ‘Çürüdüm, tedaviye ihtiyacım var’ diye bas bas bağırıyor” Bir an önce köprünün kirişlerinin bakıma alınması, tedavisinin yapılması gerekiyor, Ortaköy Viyadüğü’ndeki kirişler korozyona uğramış. Bu nedenle betonu çatlamış ve dökülüyor. 40 yıldan beridir bu kirişlerin bakımı yapılmamış.” diye anlatmış olanları...

Ve hala çok sakin oturuyoruz...

İki köprünün günlük kapasitesi 250 bin araçken günde 550 bin araç geçiyormuş köprülerden...

Kara yolları Genel Müdürlüğü ve bağlı olduğu bakanlık neden hala köprü kirişlerinde bakıma başlamadı merak ediyorum?

Bir de bu çok sakin oluşumuz

var ya...

Onun nedenini çok merak ediyorum...

DİĞER YENİ YAZILAR