Bazen bir yerlerimizde sakladığımız, esrarını sahibine bile vermeyen gizemli ve isimsiz bir keder hissederiz.
En neşeli anımızda bile yakıcı bir hüznün beklenmedik baskınına uğrarız.
Nedenini bilmediğiniz bir keder, yağmurun şıkırtısıyla, bir şarkının sözüyle, rüzgar pencereyi hızla kapadığında,nedenini hiç anlamadığınız bir anda çıka gelir…
Sarsılırız birden…
Susarız...
Bana olur bu…
Size de oluyordur belki.
Hangimizin kuytularında bir keder saklı değil ki?
Hangimiz o kederlerimizi birbirimize anlatabiliyoruz ki?
Hangimiz o baskına uğradığımızda, o en derinlerde duran kederi açıkca söylebiliyoruz ?
Kendimizden bile gizlidir o keder aslında…
Onun orada olduğunu, yaklaştığını, aniden bastırabileceğini biz de bilmeyiz.
Belki de o yüzden geldiğinde çok şaşırır, nedenini bilmediğimiz o kederi kiminle paylaşacağımızı bile kestiremeyip susarız…
Kim bizimle o kederi paylaşabilir ki?
Bizim o anki içtenliğimizi, acımızı kim gerçekten görebilir?
İşte ben o yüzden iyi bir ilişki nedir dediklerinde, hep aynı şeyi düşünürüm…
Gizli kederini söyleyebileceğin adamı ya da kadını bulabildiysen bu iyi bir ilişkidir.
Dün Mehmet Ali Birand’ın cenazesine gitmek için evden çıkarken telefonum çaldı…
“Ölüm ilanını gördün mü Birand’ın” dedi.
Hemen gazeteyi açtım…
“Cemre Birand’ın en yakın arkadaşı ve eşi Mehmet Ali Birand’ı kaybettik” diye bitiyordu ailesinin verdiği ilan.
Arkadaşımın bu satırı kasdettiğini biliyordum.
Çünkü onları televizyonda beraber seyrettiğimizde, Can Dündar’ın yazdığı Birand biyografisini okuduğumuzda, Mehmet Ali Birand’ın son dönemlerde verdiği röportajları gördüğümüzde hep aynı şeyi konuşmuştuk…
Onlar çok iyi dostlardı.
Birbirlerininin gizli kederini bilip paylaşacak kadar yakındılar.
Bunu hissetmek hiç de zor değildi…
O küçük satır, ölümü kadar içimi yaktı.
Biz çok sevdiğimiz, çok beğendiğimiz bir kişiyi kaybetmiştik.
Cemre Birand aynı anda iki kişiyi birden kaybetmişti, hem eşini hem en yakın arkadaşını.
Bir Mehmet Ali Birand’ı kaybetmek, onu tanımayanlarda bile büyük bir üzüntü yaratırken, o kendisine çok yakın olan iki Mehmet Ali’yi aynı anda kaybetmişti.
Gizli kederini paylaşabildiği dostunu ve kocasını.
Mehmet Ali Birand’ın olmadığı bir dünya hepimiz için biraz eksik bir dünya olacak.
Bunu düşününce insan Cemre Birand’ın kaybını ve acısını daha iyi anlayabiliyor.
En acılı anlarda bile bir teselli ararız.
Hepimizin acıyı hissettiği böyle bir günde Cemre Birand için belki tek bir teselli var, bir hayatı öylesine yakın olduğu biriyle yaşamış olmak.
Ölümden hiçbirimiz kurtulamayacağız.
Ama çok azımız arkamızda böyle bir teselli bırakabileceğiz.
Umarım bu teselli o büyük acıyı biraz dindirebilir.
Bilsin ki milyonlarca insanın sevdiği birini sevdi ve bilsin ki milyonlarca insanın sevdiği biri en çok onu sevdi.
Tanrı’dan Mehmet Ali Birand’a gittiği sonsuzlukta derin bir huzur, “en yakın arkadaşını ve eşini” kaybeden Cemre Birand’a sabır ve dayanma gücü diliyorum.