Dün Taraf gazetesinde,beni çok etkileyen bir manşet vardı... Kurtuluş Tayiz’in haberi...
‘Büyük Savaş Bitti... Ama bunun ne devlet farkında ne de PKK... Yaşanan küçük çatışmalar da bu algı sorunundan kaynaklanıyor.’
İnsanın içini nasıl da acıtan bir gerçek... İnsanlar, devlet ve PKK barışmayı bilmiyor, savaşın bittiğine inanmıyor diye ölüyor...
Kurtuluş Tayiz, Diyarbakır sokaklarında dolaşmış, insanlarla konuşmuş ve diyor ki ‘Polisin ve Ak Parti hükümetinin ilk defa bu kadar eleştirildiğini görüyorum.’
‘Kürtlerin sokağa taşan öfkesi aslında birleşmenin, barışın gecikmesinden doğan ümitsizlik’ diyor bir başka satırda da...
Bu başlığı hiç unutmayacağım.
“Büyük savaş bitti.”
Hepimizin teker teker Diyarbakır’a mı gitmesi gerek gerçekleri görmek için?
Göremeyenler var biliyorum...
Aklıma İkinci Dünya Savaşı bittikten yaklaşık kırk yıl sonra Filipin ormanlarında saçı sakalı birbirine karışmış yarı meczup birkaç Japon bulmuşlardı...
Onlar geliyor... Japonlar yanlarına yaklaşanlara güvenmiyor,özellikle Amerikalılar’dan çok korkuyorlarmış.
Biraz konuştuktan sonra kırk yıl önce Amerikalılar’a karşı dövüşen Japon birliklerinin askerleri oldukları anlaşılmış. Savaşın sonuna doğru Amerikalılar’dan kaçıp ormanın içine saklanmışlar ve yıllarca ‘düşmanlardan’ kaçarak, korku içinde yaşamlarını sürdürmüşler.
Yarı meczup eski askerleri savaşın kırk yıl önce bittiğine inandırmak çok güç olmuş.
Hatta sanırım hayatlarının geri kalanını akıl hastanesinde geçirmişler.
İşte ben de savaşın bittiğine inanmayan bizleri, ormanda unutulmuş Japon askerlerine benzetiyorum.
Savaşın bittiğini yeni bir yaşamın başladığını anlayamıyoruz.
İnsanlar barış istiyor.
Kürtler dillerini konuşurlarsa, kendi okullarına giderlerse, istedikleri isimleri istediklere yere koyarlarsa, barış gelirse, bu kimin için kötü olur?
Milliyetçilik, vatanı sevmek, Kürtlerin yaşam haklarını engellemek, onların var olduğu gerçeğini reddetmek, koca bir ülkeyi sürekli savaş içinde tutmak değil herhalde.
Dünyada savaşın karlı olduğu dönem bitti...
Barışın karlı olduğu bir dönemdeyiz...
Türkiye de dünyanın bir parçası, Türkiye de ister istemez değişiyor, savaştan barışa geçmek zorunda kalıyor.
Acemiliklerin, beceriksizliklerin, çağdışı lafların asıl nedeni bizimkilerin o çok alıştıkları savaştan barışa geçerken zorlanmaları.
Sanırım bizi yönetenler her sabah aynanın karşısına geçip ‘Savaş bitti.. Savaş bitti... Barışa alış...’ demeleri gerekiyor.
Çünkü barışı süratlendirmek, ölen insanları kurtarmak gerek.
Barışa alışmak zorundayız...
Çünkü gerçek sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada kocaman harflerle hayata yazılıyor.
“Büyük savaş bitti.”
Usame bin Ladin ‘insan’mış
Sanırım internet dünyasında bugünlerde en çok Usame bin Ladin’le ilgili mailler,yazılar dolaşıyor. Bir okuyucu bana ve daha bir çok köşe yazarına Usame bin Ladinle ilgili dünya medyasından toparladığı bilgileri göndermiş... Çok ilgimi çekti... Hatta bazılarına inamakta epey zorlandım...
- Usame bin Ladin voleybol oynamayı çok severmiş. Hatta eski yakın koruması yazdığı kitabında Ladin’in çok uzun olduğu için voleybol oynarken zıplamasına gerek kalmadığını yazmış.
- En çok ve düzenli olarak BBC radyosu dinlermiş.
- Şaşırtıcı biçimde kitap okumayı çok severmiş. En çok general Montgomery ve Caharles de Gaulle’den alıntı yaparmış.
- Alışveriş yaptığı market ‘o eve en çok yiyecek alınırdı, niye bu kadar yiyecek aldıklarını merak ederdim... Bir de en iyi kalite şampuan ve sabunları alırlardı’ demiş.
- Amerikalılar Usame’nin öldürüldüğü evin hemen yakınında 1 milyon dolarlık marijuana ekilmiş bir alan bulmuş.
- Usame bin Ladin böbrek hastasıymış.
- Futbol oynamayı ve televizyonda maç seyretmeyi çok severmiş. Arsenali tutuyormuş.
- Doğal viagra kullanıyormuş. Otlar,yulaf özü gibi...
- Whitney Houston dinlemeyi çok seviyormuş...
Bilgisayar dünyasında olanlar...
Bilgisayar dünyası her gün yeni bir yazılımla karşımıza çıkıyor... Ben bunları yeni duydum çok sevdim...
- Amerikalı bir yazılım şirketi Carbonite isimli bir yazılım geliştirmiş. Bu yazılım, bilgisayarınızdaki tüm bilgilerin ve dosyaların otomatik olarak bir merkezde toplanmasını sağlıyormuş. bütün bilgiler güvenli ve silinme riski olmadan saklanabiliyormuş. Bu dosyalara kimse erişemesin diye şifreleniyormuş. Siz cep telefonunuzdan bile erişebiliyormuşsunuz ama...Sisteme üye olanlar şimdiden 1 milyonu aşmış. Carbonite’ın bünyesinde 80 milyardan fazla dosya varmış. Yani artık yüksek hafızalı bilgisayara gerek kalmadı mı?
- Bu daha eğlenceli bir haber...Bir app. varmış... Telefonunuza indiriyorsunuz ve belli bir saatten sonra, önceden belirlediğiniz numaraları aramanızı engelliyormuş. İçip içip eski sevgiliyi arama günleri de bitiyor anlaşılan... Hayatımız artık gerçekten bilgisayarların elinde galiba...
Mizah Festivali
“Uluslararası Mizah Festivali” başlıyor.
12-15 Mayıs tarihleri arasında ilk kez Türkiye’de gerçekleşiyor!
İstanbul’da Beyoğlu’nda “Mizah Sokağı” olarak bilinen “Tomtom” mahallesinde farklı mekanlarda bir çok etkinlik olacak. Yaklaşık 30 mekan ve iki sokakta kabare, doğaçlama tiyatro, vodvil (haif güldürü), stand-up, pandomim, karikatür, sohbet, sergi ve atölyeleri olacakmış.