Bu aralar üzerine kuşların konduğu yemyeşil ağaçlar gibi hayat…
Gülüşler, sevinçler, aşka dair konuşmalar artıyor sanki etrafta…
Uzak rüzgarlardan çiçek kokuları çarpıyor insanın yüzüne…
Çiçekler çiçek kokuyor.
Aşıklar sarmaş dolaş geçiyor sokaklardan.
Eminim kumsallarda çıplak ayaklı koşuşmalar oluyor.
Hayat kartondan bir maske gibi durmuyor insanların üzerinde sanki artık…
Her şey sınırlarını aşıp daha fazla genişlemek istiyor.
Aşk aşka benzemek, mutluluk mutluluğa, hüzün hüzüne benzemek istiyor.
İşte sabahları yürüyüşe çıktığımda, sabahın erkence saatlerinde içinden geçtiğim kokular bana bunları düşündürüyor.
Ağaçlardan sokaklara yayılan rayiha insanı dertlerine, sıkıntılarına karşı uyuşturuyor sanki…
Bir süreliğine de olsa o acılar, o sıkıntılar yokmuş zannediyorsun.
Yaz gelirken belki de insan en çok çiçeklerle kendinden kaçmayı seviyor.
Kendini unutmak, diğer mevsimlerde olduğundan daha kolay sanki yaz olduğu zaman.
Kendimiz kendimize uzak bir diyarda kendimiz olmadan esiyorduk bu kokular olmadan…
Size de öyle olmuyor mu?
Sokağa yayılan yaz, insanı bir an bile olsa ümitlendirmiyor mu her şeyin aslında güzel olduğuna inandırmıyor mu?
Size de hayat çok kısa bir süre öncesine göre daha ışıklı gözükmüyor mu o rüzgar estiğinde?
Biz bizsizdik sanki önceden…
Kendi rüzgarımız kendimize, kendi elimiz elimize dokunuyor artık.
Sahillerin sesi size de gelmiyor mu?
Aklı karışıyor insanın…
Dertlerini mi uyduruyor insan yoksa kendini iyi hissetmek için seçtiği nedenleri mi?
Dertlerimiz mi daha yalan yoksa mutlu olmak için bulduklarımız mı?
Eski bir denizi yeni pencereden görüyor gibiyim ben bu kokuları duydukça…
Ve düşünüyorum, yaz mevsimini mutlu olmak için seçmek acılarımıza karşı ‘incitici’ bir tavır mı?
Yoksa gerçekten sıkıntılarımız, dertlerimiz, acılarımız, kendimizi çiçeklerin kokusuna bıraksak bir nebze olsa da azalır mı?
Yaz oluyor her yer yavaş yavaş…
Sabahın kokusu ve ışıkları, ağaçların ve insanların üzerlerine yayılıyor.
Şükredilecek bir sabah vakti insanı sarmalıyor.
Ve insan bildiği tüm hayatı unutup o kokuya ve o ışığa inanmak istiyor.
Öyle değil mi?
Yaz olurken hayat sanki manav tezgahları gibi renkli gözükmüyor mu insana?
İnsanların yüzlerine bakıyorum sokaklarda… Sanki herkes memnun bu ‘kandırmaca’dan.
Gördüğü ışıklara, duyduğu kokulara inanmaya hazır sanki herkes.
Bozmayalım bence bu güzel yaz başlangıcını… Rüzgarın getirdiği kokulara kanalım gitsin.
Bu rayihaya kanalım gitsin…
Haberin Devamı