Haberin Devamı
Sayısız dershane öğretmeni ve öğrencisinden mail alıyorum. Sanırım pek çok köşe yazarı da bu maillerden alıyordur.
İnsanlar üzgün ve tedirgin başlarına ne geleceğini tam bilmedikleri için.
İşin bence en korkunç yanı, yüz binlerce insanı ilgilendiren bu “dershane kavgasının” aslında eğitimle ilgili olmaması, tamamen siyasi bir konu olması.
Herkes bu gerçeği biliyor.
Ama herkes bunu normal karşılıyor…
Siyaset için bu ülkede insanların hayatlarıyla rahatlıkla oynanabiliyor,kimse yadırgamıyor bunu.
Hükümetle Cemaat arasında bir “iktidar” kavgası sürdüğü çoktan beri yazılıyor.
Hükümet, Cemaat üyelerini önce “devletin” içinden sürüp çıkardı, şimdi de çemberi daraltıp Cemaatin kökünü koparıp yok etmek için hamle yapıyor.
Gazetelerde yazılanlara göre yakında Cemaatin ekonomik girişimleri de baskı altına alınacakmış.
Belli ki Başbakan Erdoğan “muhafazakar alanda” kendisinin dışında hiçbir gücün bulunmasına tahammül etmiyor artık.
Bir siyasi partiyle bir dini cemaatin iktidar kavgasına girmesi başlı başına tuhaf zaten ama bugün Cemaat’i temizlemeye çalışan aynı siyasi parti zamanında Cemaatin gücünden kendi iktidarı için yararlanmıyor muydu?
Yararlanıyordu…
Şimdi kendi “eski ortağını” silmeye uğraşıyor.
Beni asıl ilgilendiren, böyle bir kavgada “o kavgayla hiç ilgisi olmayan” yüz binlerce gençle, öğretmenin hayatının da hoyratça ve aldırmazca sarsılması.
Hükümetin, “siyasi hasım” olarak gördüğü bir Cemaati “bitirmek” için eğitim gibi hayati bir alanda bile plansız programsız hamleler yapabilmesi.
Son 11 yılda eğitim sisteminde tam 13 temel değişiklik yapılmış, 5 eğitim bakanı değişmiş…
Siyaset ve iktidar için her şey mubah mı?
Galiba mubah bu ülkede.
Cumhuriyet’in en büyük başarısızlığının eğitim alanında olduğu söylenir, Türkiye dünyanın her yanında bilgileri ve yetenekleriyle var olabilecek donanımlı kuşaklar yetiştiremedi.
Eğitimi hep bir “beyin yıkama” makinesi olarak gördü.
İtaatkar kullar yetiştirmek, “tek adam” yönetimini yüceltmek için eğitimi kullandı.
Şimdi de Ak Parti iktidarı, eğitimi “dindar nesiller” yetiştirmek ya da rakip gördüğünü sindirmek için bir alet gibi kullanıyor.
Zihniyet aynı zihniyet.
Hükümet cemaat kavgasının siyasete yansıması nasıl olacak bilmiyorum.
Ama hükümetin, kaliteli insan yetiştirmek, gençleri dünya standardında bilgilendirmek, onların yaratıcılığını beslemek, yeni çağa uygun bir toplumun yolunu açmak gibi sorunları olmadığını görüyorum.
350 bin öğretmen atama bekliyor… Atananlar, Avrupalı meslektaşlarına göre 200 saat daha fazla çalışmalarına rağmen çok düşük maaşlarla çalışıyorlar…
Öğretmenlerin yüzde 84.7’sinin bankaya borcu varmış…
Entelektüel bir uğraş olan öğretmenlik Mehmet Altan’ın o vurucu anlatımıyla uzun zamandır eprimiş memurluk haline döndü…
Bu öğretmenler dünyayla yarışacak nesiller yetiştirecek…
Bu mümkün mü?
Gene asıl kurbanlar gençler ve öğretmenler olacak.
İhtiyarların ihtirası gelip gelip hep gençleri vuruyor…