Bir kaç iyi yazı okudum... Sonra tartışma bitti sanki...
Başbakanın Arap Baharı turu sırasında yaptığı laiklik çağrısından bahsediyorum...
Aslında dünyada neler oluyor onu anlamak için gerçekten etkileyici bir ipucu Erdoğan’ın Ortadoğu’da “laiklik ile Müslümanlık çelişmez” demesi...
Yeni dünyayı dizayn eden ‘güç’ Ortadoğu’ya şekil verirken, ılımlı İslam’ın temsilcisi olan Türkiye’nin başbakanını lider olarak seçiyor...
‘Ey Müslümanlar her şey günah değildir, içe kapanma dönemi bitti’ demek bu aslında...
Yüzlerce yıllık inançların, alışkanlıkların, tabuların yıkıldığı; yeni bir dünyanın kurulduğu döneme tanıklık ediyoruz.
Petrole sahip ülkelerin artık silah deposu, ‘terörist yuvası’ olmaktan çıktığı, dünyaya ve bilgiye açık toplumlar haline geleceği bir dönem bu...
25 sene önce Sovyetler ve ABD arasındaki uzay yarışının başlaması dünyada yeni bir dönem başlatmıştı...
Bugün olanlar da o yeni dünyanın ‘değişmeyen’ son parçasının da değişmesi işte...
Yıllardır süren uzay yarışı önce teknolojiyi geliştirdi, teknoloji insanların kullandığı aletleri değiştirdi... Değişen aletler de insanları değiştirdi...
Uzay yarışı, savaşların kârlı olmasını bitirdi...
Artık savaşın bittiği, barışın ve bilginin tartışmaya açık olmayacak kadar net bir biçimde kazandığı yeni bir yüzyıl bu.
Savaş, insanların bugüne kadar keşfettiği en kârlı işti ama artık savaş kârlı değil, savaşmamak daha kârlı...
Eskiden dünyadaki herkes düşmanken, şimdi düşman sandığını öldürdüğünde aslında senin malını alabilecek bir müşteriyi öldürüyorsun.
Eğer Müslümanlığın katı ve radikal “yorumlarıyla” toplumlar yönetilirse, sen ürettiğin yeni malları onlara satamıyorsun.
Teknolojinin ve bilginin geldiği noktada artık dünyaya kapalı bir toplum olarak yaşamak neredeyse imkânsız.
Herkes bilgisayar, cep telefonu, iPad almalı ki...
Başörtülü kadınlar jeeplere binmeli ki...
Dünya ekonomisi canlansın, bütünleşsin ve yeni buluşların önü açılsın.
Teknolojideki gelişmeleri okudukça bana dünyadaki gelişmeler tesadüf gibi gelmiyor...
Ortadoğu’daki gelişmeler, halk ayaklanmaları durduk yerde başlamadı herhalde...
Teknoloji, bütün ülkelerin aynı gelişme çarkının içinde bulunmasını zorunlu kılıyor.
Dünyanın bütün ürettiklerini satmak için ihtiyaç duyduğu pazar, dünyanın bütünü...
Bölge, ülke, toplum ayırt etmeden yeryüzünün her yeri...
Para kazanacak ve harcayacak Müslümanlara ihtiyaç var artık dünyada...
Yaşam biçiminin, hemen değişmese de ciddi biçimde esnemesi gerekiyor...
Dinler ve kültürler arası ilişkilerin kabulü gerekiyor...
Dine dayalı düşmanlıkların bitmesi gerekiyor.
Dünyadaki ve Türkiye’deki tüm gelişmeleri ekonomi üzerinden okusanız hangi gelişmeye şaşırırsınız ki?
Ordunun gücünün azalmasına mı, Tayyip Erdoğan’ın dünya lideri olma koşusuna mı, bunları hiç anlamayanların zavallı gibi gözükmesine mi?
Ama büyük resmi anlamak bu kadar kolayken, Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan “ben laik bir devleti yönetiyorum” sözünü anlamak o kadar kolay gelmiyor bana...
Çünkü bizim devlet sistemi içinde çalışmak için bile sadece Türk olman gerekmez bir de Müslüman olman gerekmektedir ya...
Mesela cesur, mert, kahraman, yurtsever bir Türk vatandaşı eğer Katolik dinini kendine din olarak seçerse...
Bu Katolik Türk vatandaşı, Türk ordusunda subay olabilir mi?
Ya da bir Ermeni Türk vatandaşı vali tayin edilebilir mi?
Bir Alevi Türk vatandaşı Diyanet İşleri’nde çalışabilir mi?
Hepimiz biliyoruz ki, bunların cevapları hayır...
Peki hani Türkiye laikti?
Laiklik tartışması yapılan sohbetlerde çok sık rastladığım bir konudur başbakanın dediği, “bireyler laik olmaz, devlet laik olur.”
Eğer bir grup Türk vatandaşı “Türkiye laik olmasın burada şeriat kuralım” derse bu, Türk devletinin laikliğini bozmaz.
Ama Türk devleti fiilen dine müdahale ederse devletin ‘laikliği’ bozulur.
Ama Tayyip Erdoğan gerçekten laik bir devlet mi yönetiyor bilmiyorum doğrusu.
Türk vatandaşları her türlü inanç sahibi olmakta ve düşündüklerini söylemekte özgür mü?
Hala çok fazla değil...
Dini ne olursa olsun istediği yerde çalışabilir mi?
Devlet laikse Diyanet İşleri Başkanlığı neden hala var?
Belli değil...
Yani Tayyip Erdoğan’ın Arap Baharı ülkelerinde yaptığı laiklik konuşması dünyanın yeni şekli için çok “doğru” bir cümleyken, birbirimizi uzun zamandır tanıyan bizler için kendi ülkemizde kocaman bir yalana dönüşüyor...