Aptallıklar bizi akla tutsak ediyor…

Haberin Devamı

Bu ülkede olan aptallıkların en kötü yanı, en büyük tehlikesi bizi akla tutsak edip, zekanın ve zevkin uçuculuğundan koparmaları.

Sonbahar güneşinin kırmızı yapraklı ağaçlarda ışıdığı şu günlerde, hayatın ve coşkunun içine kendimizi bırakacağımıza, aklın ve mantığın ucunu sıkı sıkıya tutan sıkıcı insanlara döndük yine.

Mecburen hepimiz çok akıllıyız bu sıralarda yine.
Aptallıkları bizi akla tutsak ediyor farkında mısınız?
Kimse kendini bir hercailiğe bırakamıyor bu ülkede.
Aptallıkla ve kötülükle sarmalanmış bir siyasete, akılla karşı durma mücadelesi vermek hepimizi birer akıl heykeli yapıyor.

Doğruları söyleyip yazıyoruz ama taşlaşıyoruz da…
Duygularına her gün biraz daha boş veren ama düşüncelere tapınan insanlar haline geliyoruz.
Sevmiyorum bu hali ben.

Siyasetçilerin konuşmalarına maruz kalmak istemiyorum…
Bilmemek istiyorum neler oluyor.

Kitap okuduğum için, dalmaya gittiğim için, seviştiğim için, uyuduğum için, siyaset ilgimi çekmediği için duymamış olmak istiyorum… Cehaletin tadını, özgürlüğünü başıboşluğunu çok özlüyorum…

***


Kendi halkının hakkını yemek için her gün başka bir laf söyleyen, ülke dışına çıkınca başka, ülke içinde başka konuşan siyasetçilerin tutarsızlıkları bizi tutarlılık fetişistlerine dönüştürmüyor mu?
İnsan kendi küçük hayatında tutarsız da olur, en azından arada bir olma lüksümüz vardır ama öyle büyük tutarsızlıklardan geçiyoruz ki insan tutarlılık abidesi olmak istiyor.

Zekanın saçmalamaktan bile korkamayan haşarı karakteri, aklımızın kırbacıyla evcilleşiyor.
Gerçekten sıkıcı bir hayatımız var.

Bu ülkenin gündemini başbakanın nereden çıktığını kimsenin anlayamadığı sözlerinin belirlemesinden çok sıkıldım ben artık…

Siyasetin saçmalıklarının hayatımızı ele geçirmesinden çok sıkıldım.

Çünkü artık siyaset insanların nerede kimle nasıl sevişeceğine kadar geldi, sınırsız bir saçmalamanın siyasi bir konuşma sayıldığı bir yerde hayat gerçekten yavanlaşıyor.

Nasıl yaşayacağımızı bize öğretmeye kalkanlara karşı hayatımızı, özgürlüğümüzü koruyabilmek için mücadele ederken yaşamaya, duygulara, kahkahaya zaman kalmıyor.
Böyle bir mücadeleye bizi zorlayarak yaşamamıza engel oluyorlar.

***


İnsanın aklı almıyor, neden bu ülkenin gündemini siyaset bu kadar kolay belirleyebiliyor?
Üstelik de aklın dışına bu kadar düşerek.
Bence artık istediğimiz kadar sevişip, istediğimiz kadar içip, istediğimiz kadar ibadet edip, istediğimiz kadar kahkaha attığımız, istediğimiz kadar baş örtüsü taktığımız bir hayata geçmeliyiz…
Bunu siyasetçilerle beraber yapamıyorsak kendimiz yapmalıyız.

Akıl zekasız, aşk yarasız, hayat yanlışsız olmaz... Ama geldiğimiz noktaya bakın, zekayı unutacak kadar akıllı, yaralardan korkarak aşık, siyasetçilerin yanlışlarıyla kuşatıldığı için kendisi yanlış yapamayan insanlar oluyoruz giderek.

Hayatlarımız böyle saldırı altındayken yapacak başka bir şey de yok aslında.

Her şeyin tadını kaçırdılar.
Tatsız bir ülkenin, tatsız insanları olup çıktık sonunda.
Ne hayat düşmanı siyasetmiş bu, ne sevinç düşmanı siyasetmiş.

Her neşe kırıntısına saldırıyorlar.
Hayatımızı koruyabilmek için hayattan vazgeçmeye mecbur bırakıyorlar bizi, lanet olsun…

DİĞER YENİ YAZILAR