'Ana akım medya’ neden suskun!

Haberin Devamı

Japon yönetmen Kurusawa’nın Kagemuşa filmindeydi, hayatta en doğru stratejinin, hamlelerini başkalarına göre değiştirmemek olduğunu söylüyordu.

Başkaları ne yaparsa yapsın, sen kendi inandığın doğruyu yapacaksın…

Duygusal ve düşünsel alanda minik minik birçok çekişmenin, çatışmanın hatta savaşın yaşandığı kendi küçük hayatlarımızda ‘en doğru yerde durmanın ve yerini başkalarının hamleleriyle kaybetmemenin’ çok büyük bir önemi var.

Biz bunu yapabiliyor muyuz peki?

Galiba yapamıyoruz çünkü bize bunun tam tersi öğretilmiş, “liderin ne yapıyorsa sen de onu yapacaksın.”

***


Nice insanın liderin zigzaglarının peşinden gideceğim diye ilkelerinden ve onurundan vazgeçtiğini görüyoruz bugünlerde.

Belki bunun karşılığında biraz para kazanıyorlar ama insanların onurlarının ve ilkelerinin böylesine kolayca alışveriş malzemesi yapıldığı bir ülkede çürüme meydana gelmez mi?

Ahlak değerleri kaybolmaz mı?

İnsanların, kaybolan ahlaki değerlerin yerini yalnızca “cinsel ahlakla” doldurmaya çalışmalarının zavallılığı ile karşılaşmaz mıyız?

Karşılarız ve karşılaşıyoruz.

“Kızlı erkekli” meselelere akıllarını takmış olan muhafazakar kesimde başka konulardaki ilkelerin yok olduğunu üzülerek görüyor insan.

“Kızlı erkekli” meselelerde ağız dolusu konuşanların diğer konularındaki utandırıcı sessizlikleri, her türlü ilkeden vazgeçişleri, bu toplumun ahlaki değerlerini güçlendiriyor mu?

***


Bakın son günlerde büyük bir skandalla karşılaştık.

MİT, insanların “anayasal haklarını” yargıçlarla “koordineli” olarak çiğnediğini itiraf eden bir belge gönderdi mahkemeye.

Avukat Ergin Cinmen bu belgeyi gün ışığına çıkardı.

T24, Radikal, Cumhuriyet işin üstüne gitti.

Taraf daha sonra bunlara katıldı.

Ama diğerlerinden hiç ses yok.

Devletin istihbarat organının, yargının bağımsızlığını yok eden yasadışı bir uygulamayla insanları dinlemesi, onların anayasanın teminatı altında olan “iletişim özgürlüğünü” paramparça etmesi “ana akım medya” denilen medyada hiç yankı yaratmadı.

Bu uygulama, onların ilkelerine aykırı değil mi?

Daha önce generallerin yasadışı işlemleri karşısındaki tutumlarını, yazılarını hatırlıyoruz, “ilkesel” olarak o uygulamalara karşı çıkıyorlardı.

Ne oldu o ilkelere?

O çığlık çığlığa bağıran kalemler niye sustu?

***


Liderlerinin peşinden gitmek, liderlerinin yaptığı işleri desteklemek, alkışlamak için ilkelerinden vazgeçtiler.

İlkesiz insanlar haline geldiler.

Liderlerinin denetimine giren devletin işlediği suçların ardına takılarak, ilkesiz bir kıvraklığın insanları oldular.

Peki,bu dönem geçtiğinde ne olacak?

Yitirilen ilke, onur, erdem, itibar, biriktirilen paralarla geri alınabilecek mi?

28 Şubat’ın medyası onurunu ve itibarını bir daha ele geçirebildi mi?

Bazı şeyleri kaybettiğinizde bir daha kazanmanız mümkün olmuyor.

MİT’in insanları yargıçlarla koordineli bir şekilde insanları yasadışı biçimde, açıkça suç işleyerek dinlemesine ses çıkarmayın siz, susun, yutkunun.

Paralarınızdan başka kaybedecek bir şeyiniz yok nasıl olsa.

DİĞER YENİ YAZILAR