Yine seçim barajı meselesi ve bir “bumerang” uyarısı

Haberin Devamı

AKP, daha doğrusu lideri Erdoğan, gerek anayasa değişikliği, gerekse başkanlık sistemi konusundaki söz ve girişimlerinde hep bugünü hesaba katıyor. “Bugün” derken AKP’nin halen ülkede birinci parti gözükmesini ve ilk genel seçimlerde yeniden tek başına iktidara gelme olasılığının yüksek olmasını kastediyorum. Tabii bu arada yapılacak cumhurbaşkanlığı (yoksa “başkanlık” mı demeliyiz?) seçimlerinde kendi adaylarının, muhtemelen de Erdoğan’ın kendisinin seçilmesine nerdeyse kesin gözüyle baktıklarını söyleyebiliriz.

Ama Türk siyasi tarihi, çok güçlü iktidarların, bunu garanti altına almak ve daha da geliştirmek yolunda attıkları, hemen hemen hepsi çağdaş demokratik anlayışa aykırı adımların çok zaman geçmeden başlarına bela olmasının örnekleriyle dolu. Yüzde 10 barajı buna çok çarpıcı bir örnektir.

Fakat baraj konusunu ele almaya bir düzeltmeyle başlamamız gerekiyor. 31 Mart günü “seçim barajı meselesi” başlıklı bir yazı yazmış ve bunu “Anayasa’nın geçici 15. maddesini, geç de olsa kaldırmakla iyi bir iş yapmaya soyunan iktidar partisinin, 12 Eylül darbesinin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden biri olan yüzde 10 barajına toz kondurmaması utanç vericidir” diye bitimiştim. Fakat Hürriyet yazarı Sedat Ergin, barajın 12 Eylülcüler değil Turgut Özal tarafından konulmuş olduğunu belirtince ertesi gün bunu okurlara duyurmuştum.

Hem 12 Eylül, hem Özal

Geçen gün Ergin’den bir e-posta aldım. Şöyle diyor: “Geçenlerde yüzde 10 barajı konusunda hem seni, hem de köşen üzerinden okurlarını yanılttığım için çok mahcubum. Barajın 1983’te askeri rejim döneminde değil, 1987’de Turgut Özal iktidarı sırasında uygulamaya konduğu gibi yanıltıcı bir bilgi verdim. Bu hata 10 Haziran 1983 tarihinde çıkan 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nda baraj konusunun düzenlendiği 33’üncü maddede 1987 yılında yapılan değişikliğin bende yarattığı bir yanılsamadan kaynaklanıyor.

Gerek 1983 yılında çıkan yasanın Resmi Gazete’de yayımlanan metninde, gerek yasanın 1987 yılında yapılan değişikliğinden sonraki halinde 33’üncü maddenin giriş cümlesi aynı: ’Genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde, geçerli oyların % 10’unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar.’ 23 Mayıs 1987 tarihinde Özal döneminde 33’üncü maddenin birinci fıkrasında bir değişiklik yapılmış. Bu çerçevede yukarıda alıntıladığım giriş cümlesi aynen korunduktan sonra ’Bu siyasi parti listesinde yer almış bağımsız adayların seçilebilmesi de listesinde yer aldığı siyasi partinin ülke genelinde ve ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde yüzde onluk barajı aşması ile mümkündür’ifadesi eklenmiş. Böylelikle, parti listelerinden seçime giren bağımsız adaylar da baraj kapsamına alınmış. Bu durumda, AKP iktidarının korumak istediği yüzde 10 barajının 12 Eylül cuntasının getirdiği bir uygulama olduğu gerçeği ile bir kez daha yüzleşmemiz gerekiyor.”

Evet bu yüzleşmeyi yapmamız çok isabetli olur. Aynı zamanda AKP’lilere, bu barajın yıllar sonra onu koyanların önünde engel olduğunu da hatırlatalım. Ve şu uyarıda bulunalım: Siyasi sistemle ilgili yapmak istediğiniz tüm düzenlemeleri, “çoğunlukçu” değil “çoğulcu” demokrasi adına ve bir gün iktidardan düşebileceğinizi de hesaba katarak yapın. Aksi takdirde bu silah yarın pekala sizi de vurabilir.

DİĞER YENİ YAZILAR