‘Washington sürece yeterli ilgi göstermiyor’

Haberin Devamı

Kürt sorunu üzerine çalışmalarıyla bilinen Prof. Barkey’e göre ABD, çözüm sürecinin ne kadar önemli olduğunun tam farkında değil.

Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Henri Barkey, Washington’da Türkiye’yi ve Kürt sorununu yakından takip eden uzmanların başında geliyor. Graham Fuller ile birlikte 1998 yılında “Türkiye’nin Kürt Sorunu” adlı kitabı da kaleme almış olan Prof. Barkey ile yeni İmralı süreci üzerine konuştuk.

- Son süreç size umut veriyor mu?

Kesinlikle. Daha önce Habur ve Oslo süreçleri başarısız olduğu için temkinli olmak lazım ama şunu unutmayalım: Her deneyimden sonra bir adım daha ileri gidiyor ve asla en başa dönemiyorsunuz. Bu da beni umutlandırıyor. Bu sefer Öcalan ile görüşüldü, Kandil’e heyet yollandı, ayrıca hükümetin bilgisi dahilinde Öcalan’ın mektubu Kandil’e iletildi. Bu süreç başarısız olsa bile bundan böyle “Öcalan’la, PKK ile görüşmem” deme imkanı olmayacak. Öyle bir noktaya gelindi ki süreç bundan sonra somut müzakere konuları üzerinden gelişecek. Orada tabii ki başarısızlık olabilir; çözümü engellemek isteyenler provokasyonlar yapabilir, kötü şeyler olabilir ama benim sürece yönelik umutlarım sürüyor.

- Teorik açıdan Washington’un bu projeyi desteklediğini düşünüyorum. Ne dersiniz?

Şu çok önemli: Türkiye’nin bunu yapmak için Washington’dan onay alma ihtiyacı yok. Ben olsam böyle bir onay istemezdim. Çünkü bu Türkiye’nin, kendi çözmesi gereken bir meselesi. Washington’un yapabileceği tek şey var: yardım etmek. Diyelim ki bir aşamada PKK silahlarını vermek isteyecek. Türk ordusuna vermek istemeyebilir, Irak’taki Kürt yönetimine de güvenmeyebilir. İşte böylesi bir durumda ABD’nin katkısı gündeme gelebilir. Şurası çok açık: ABD, bu sürecin ne kadar önemli olduğunun tam farkında değil. Hak ettiği ilgiyi göstermiyor. Bunun farkında olmayıp başka şeylerle uğraşmaları şahsen beni öfkelendiriyor. Zaten ABD sadece Türkiye’de Kürt sorunu ve PKK konusunda değil Irak Kürdistanı söz konusu olduğunda da ofsaytta kalıyor. Aslında Amerikan hükümetinin uzun zamandan beri dış politika konusunda bir muhayyile sorunu var.
‘Washington sürece yeterli ilgi göstermiyor’
- Halbuki Türkiye’deki algıya göre olup bitenlerin hepsi birer Amerikan projesi...

Keşke öyle olsaydı, keşke ABD bu tür konularda akılcı projeler üretiyor olsaydı. Ama Amerikan dış politikası son derece kısır, kabiliyetsiz ve muhayyileden yoksun. Tabii ABD çok güçlü bir devlet, istese herhangi bir gelişmeyi engelleyebilir ama uzun süredir Türkiye’nin bu sorunu çözmesini istediği için burada bir problem çıkmaz.

- Sürecin en önemli ayaklarından birisi Irak Kürdistanı değil mi?

Bu yeni bir şey değil, Özal zamanına kadar uzanır. İlk ateşkeste Talabani ve Kamran Karadaghi önemli rol oynamıştı. Irak Kürdistanı’nın şu anki durumu süreç için çok işlevsel. Eskiden olsa Bağdat her şeye karışırdı, ama şimdi Kürt yönetimin başındakiler kendileri karar alıp uygulayabiliyorlar.

Asıl tehlike içeriden gelir

- İran, Suriye ve hatta Bağdat yönetiminin sürece karşı oldukları, sabote etmek isteyecekleri, hatta çoktan başladıkları yolundaki tespitlere katılıyor musunuz?

Teorik olarak evet demek kolay ama hiçbir emare görmedim. Ayrıca Suriye hükümeti o kadar kendi canının derdine düşmüş ki bu tür sabotaj düşünüp hayata geçirme kapasitesi yok. Tabii ki Türk devleti, Türk toplumu, Kürt toplumu ve PKK içinde bu süreci sabote etmek isteyenler olacak ve asıl tehlike buralardan, içeriden gelecek. Bunu İrlanda örneğinde gördük. PKK içinde de daha katı olanlar yeni bir organizasyona gidebilir, bilmiyoruz. Devlet içinde de süreçten memnun olmayanlar vardır. Bence önce şu soruyu sormamız gerekiyor: Bu sefer devlet önceden ciddi bir hazırlık, planlama yaptı mı? Habur ve Oslo’da bu türden hazırlıklar yapılmamıştı ve ikisi de başarısızlıkla sonuçlandı. Hükümetin en büyük zaaflarından biri şu: Her şeye Başbakan karar veriyor ama bunların hepsi önceden incelenmiş, üzerinde çalışılmış kararlar değil.



BDP yenilenmeli

İkinci en büyük endişemse BDP’nin iki güç arasında sıkışmış olması. BDP’nin PKK’ya yakın olması son derece doğal ama bu sürecin bir ayağı muhakkak BDP olmalı. Kimse BDP’ye “Neyi nasıl yapalım?” diye sormuyor. Kürt sorununun çözümü siyasetten geçmeli, bunu yapabilecek olan da BDP. Tabii ki BDP’nin yenilenmesi gerekiyor ama öncelikle BDP’ye bir yol vermek lazım.

DİĞER YENİ YAZILAR