TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ‘ahaber’de Murat Akgün’ün sorularını yanıtlarken Türkiye topraklarındaki silahlı PKK militanlarının çoğunun zaten ülkeyi terk etmiş olduğunu ileri sürdü. Bu iddianın PKK yöneticileri tarafından ne yalanlandığını ne de doğrulandığını duydum.
Kısa süre önce Irak Kürdistanı’nın farklı bölgelerinde değişik kademelerden PKK’lılarla görüştüm. Duyup gördüklerimden ve edindiğim izlenimlerden hareketle Çiçek’in iddiasının, en azından abartılı olduğu kanısındayım. Evet, yeni sürecin resmen ilan edildiği yılbaşından itibaren bazı PKK güçleri değişik nedenlerle ülkeden çekilmiş olabilir ama bunların sayısının çok yüksek olmasının, sürecin bugüne kadarki işleyişine aykırı olacağı açıktır.
Hatırlayalım: Çekilmenin altyapısı BDP’lilerin İmralı ile Kandil ve Avrupa arası turlarıyla inşa edildi. Son olarak Öcalan’ın, MİT üzerinden BDP’lilere ilettiği, onların da PKK kurmaylarına teslim ettiği mektupta çekilmenin bir an önce ve olabildiğince hızlı yapılması talimatını verdiğini, yöntemi ise örgüt yöneticilerine bıraktığını biliyoruz.
Eğer çekilme, Çiçek’in dediği gibi zaten büyük ölçüde gerçekleşmişse, dolayısıyla 8 Mayıs’tan sonra yaşanacaklar, yine onun deyimiyle “sanal” olacaksa, bütün bu ziyaretlerin bir göz boyama olduğu sonucuna varırız ki Türkiye’nin bu tür aldatmacalara başvurma lüksü olduğunu hiç sanmıyorum. Hele İmralı-Kandil arasındaki mesaj taşıyıcılardan Sırrı Süreyya Önder’in uçak korkusu nedeniyle bu güzergâhı birkaç kez kara yoluyla yapmış olduğu düşünülürse!
Kırılgan bir süreç
Murat Karayılan çekilmenin tamamlanmasının sonbaharı bulacağını ama Öcalan bir an önce bitmesini istediği için bunu hızlandırmanın imkânlarını araştırdıklarını söylemişti. PKK yöneticilerinin çekilmeyi ne derece çabuklaştırabileceklerini zamanla göreceğiz ancak bu süreçte önümüzde daha kritik bir soru var: PKK ve güvenlik güçleri içinden birileri, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde geri çekilmeyi sabote edebilecek herhangi bir adım atar mı? Atarsa ne olur?
Anlaşıldığı kadarıyla her iki taraf da böyle bir olumsuzluğu arzulamıyor, olmaması için ellerinden gelen tedbirleri alıyor ama hiç kimse gönül rahatlığıyla “kesinlikle olmaz!” diyemiyor. Olması durumundaysa neler olabileceğini kimse konuşmak bile istemiyor.
Çünkü, her ne kadar bazı çevreler değersizleştirmeye çalışsalar da, geri çekilme, yeni sürecin en kritik aşamalarından biri. 4 aydır yaşanan çatışmasızlık böylece uzun bir süre için kalıcı hâle gelecek ve silahların sustuğu bir ortamda Kürt sorununun kalıcı çözümü için gerekli yasal ve anayasal düzenlemeleri gerçekleştirmek alabildiğine kolaylaşacak. Eğer bu adımlar başarıyla atılırsa ülke normalleşecek ve PKK’nın silah bırakması gündeme gelecek.
Tam da bu yüzden, değişik hesaplarla Türkiye’nin Kürt ve PKK sorunlarını çözmesini istemeyen iç ve dış bazı odakların geri çekilmenin başarısız olması için ellerinden geleni yapabileceklerini tahmin etmek zor değildir. Bunların kimler olduğu, PKK’yı ve devletin güvenlik güçlerinin en azından bir bölümünü manipüle etme kapasiteleri olup olmadığı üzerine uzun boylu spekülasyon yapmak gereksiz. Şurası açık: Geri çekilme, çözüm süreci içinde çok kırılgan bir süreç olacak ve çözüm isteyen herkesin olabildiğince hassas ve dikkatli olması şart.
Bitirirken, kişisel olarak, geri çekilmenin çok fazla sorun ve arıza yaşanmadan, fazla da gecikmeden tamamlanacağını düşünüyorum. Umarım yanılmıyorumdur.
Ve geri çekilme başlıyor
Haberin Devamı