Uzlaşmadan korkmayalım

Haberin Devamı

AKP’nin hazırladığı Anayasa değişikliği paketini eksik, kimi yönlerini kusurlu bulmakla birlikte bir bütün olarak baktığımda Türk demokrasisi için olumlu, ileri bir adım olarak görüyorum. Ne var ki iktidar partisinin Anayasa değişikliği sürecini yönetme tarzı yüzünden, daha önce de yazıp söylediğim, bu pakete bir süredir sıcak bakamıyorum. Eğer “amaç için her yol mübahtır” diyenlerden olsaydım bir sorun çıkmazdı. Bunun yerine “başvurduğunuz araçlar, tuttuğunuz yollar amacınızı belirler, gölgeler” diye düşündüğüm için AKP’nin üslubu beni paketten epey soğutmuş durumda ve bu noktada pek de yalnız olmadığımı düşünüyor ve biliyorum.

Burada sorun, AKP’nin demokrasiye “çoğulcu” değil “çoğunlukçu” bir perspektiften bakmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle diyalog, müzakere, pazarlık, uzlaşma, oydaşma (konsensü) gibi kavramlara ya hiç itibar etmiyorlar ya da bunları kendi kafalarına (ve tabii ki çıkarlarına) göre yorumluyorlar.

Örneğin AKP taslağı siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşlarına iletti ancak paketin şekillenmesinde itiraz, eleştiri ve önerilerin pek etkili olmadığını biliyoruz. BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras gelinen noktayı “AKP’liler ‘herkes fikrini söylesin’ dedi ama kendi bildiğini okudu” diye özetliyor.

Aslında iktidar partisinin başından beri ciddi bir tartışmayı arzuladığını, bunu gerçekleştirmek için herhangi bir çaba içine girmiş olduğunu söyleyemeyiz. Başbakan Erdoğan’ın muhalefete sadece bir hafta vermiş olması bile bu hevessizliği tek başına kanıtlayabilir. AKP’lilerin, yaptıkları bazı hesaplara güvenerek bu paketi referanduma götürmeyi hedefledikleri ve bu nedenle “uzlaşma” ihtimalini baştan devre dışı bırakmak istedikleri bile söylenebilirdi.

Kaldı ki, başta uzlaşma aramış olsalar bile, CHP ve MHP’nin ilk günden itibaren alabildiğine katı ve diyaloğa kapalı tutumları nedeniyle işleri epey zor olacaktı.

CHP ve MHP’nin uzlaşmaz tutumları önemli olmakla birlikte, iktidar partisinin uzlaşma imkanlarını sonuna kadar zorlamamasına tek başına mazeret oluşturamaz. Örneğin BDP kendi eleştiri ve önerilerini sıralayıp her türlü müzakereye açık olduğunu defalarca tekrarlamış olmasına rağmen AKP tarafından muhatap bile alınmadı. Daha ötesi, kendi partilerinden fire çıkma riskine karşılık BDP’lilerin oy desteğine ihtiyacı olan AKP’liler, bu parti üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak muazzam bir baskı uyguladılar.

CHP Lideri Baykal’ın üç konunun (Anayasa Mahkemesi, HSYK ve parti kapatma) ayrılması durumunda pakete destek verecekleri yolundaki ısrarlı açıklamaları da AKP’liler tarafından başta olumlu karşılandı, fakat sonradan spekülatif gerekçelerle kaale alınmadı.

Bir hayat felsefesi olarak uzlaşma

Paketi kayıtsız şartsız destekleyenlerle konuştuğunuzda tartışma dönüp dolaşıp “uzlaşma” kavramında odaklanıyor. Aslında son dönemde çeşitli vesilelerle bu tartışmayı yaptık ve bir sonuca varamadık. Gelinen noktada “uzlaşma” nın iktidar partisini ve onu değişik konularda destekleyenleri en fazla rahatsız eden bir kavram olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu tartışmaya bir katkıda bulunabilir düşüncesiyle Fethullah Gülen’den bir alıntı yapmak istiyorum. Şöyle demiş Gülen:

“Bugün Türkiye’yi idare edenler gerekli performansı ortaya koyamadılar zannediyorum. Çünkü idarede uzlaşma çok önemlidir. Benim şahsen hayat felsefem, böyle idare adına birşey söylemem gerekirse şayet, idare felsefem de diyebilirim, iyi bir idareci en kötü insanlarla dahi arızasız, çok iyi geçinen insandır. Şimdi, iktisadi, siyasi, kültürel bazı faaliyetlerde bizi idare edenler başarılı olabilirler. Fakat aynı zamanda kendilerine muhalif, hatta kendilerine zıt bir cephede bulunan insanlarla eğer iyi geçinemiyorlarsa hiç olmazsa aralarındaki müşterek meselelerde konsensüs sağlayamıyorlarsa iyi idareci sayılmazlar.”

Bu alıntıyı www.fgulen.com adlı siteden yaptım. Gülen bu açıklamayı 16 Nisan 1997 günü, yani 28 Şubat sürecinin en sıcak yaşandığı bir dönemde, Kanal D televizyonunda gazeteci Yalçın Doğan’a verdiği mülakatta yapmış. Arzu edenler mülakatın tamamını http://tr.fgulen.com/content/view/1463/154/ linkinden okuyabilirler.

DİĞER YENİ YAZILAR