Başlıkta “Suriye’ye müdahale en çok Kürtlere mi yarar?” diye sordum ancak ABD’nin liderliğindeki askeri bir müdahalenin kimsenin işine yarayacağını düşünmüyorum. Çünkü Suriye’de uzun süredir, kısa ve orta vadede, kazananı olmayan ve olmayacağa benzeyen bir kriz yaşanıyor. Dolayısıyla tarafların Suriye’de “en çok kazanma” yerine “en az kaybetme”yi hedeflediklerini söyleyebiliriz. (http://rusencakir.com/Suriyeye-mudahale-Gonulsuzler-koalisyonu/2096)
Bununla birlikte, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, Kürt olmayan kesimlerde şöyle bir algının egemen olduğunu görüyoruz: Orta Doğu’daki her türlü çalkalanma ve altüst oluştan bir şekilde Kürtlerin kârlı çıktığına ve hep böyle olacağına inanılıyor. Hatta çalkalanma ve altüst oluşların bazı egemen güçler tarafından sırf Kürtlerin lehine olması için bilinçli olarak organize edildiğini düşünenlerin sayısı da hayli yüksek.
Rojava devrimi çok şeyi değiştirdi
Tabii kanıt olarak hemen Irak’ı, bu ülkenin kuzeyindeki Kürt yönetimini ve her geçen gün bağımsızlığa yaklaşıyor olmasını gösteriyorlar. Aslına bakılacak olursa Suriye’deki krizin ilk dönemlerinde Kürtlerin durumu son derece parlaktı. Irak’ın aksine, ülkede yaşanan savaşa dâhil bile olmadan, yaşadıkları bölgelerde güç biriktiriyorlardı. Öyle ki ister Esad rejimi ayakta kalsın, ister muhalefet iktidarı ele geçirsin, isterse başka ara formüller bulunsun, iç savaştan yıpranmamış çıkacak olan Kürtler Suriye’nin yeniden inşasında kritik bir rol oynayacak ve muhtemelen kendileri için elverişli bir statü elde edeceklerdi.
Ama geçen yıl Abdullah Öcalan çizgisindeki PYD’nin “Rojava devrimi” olarak adlandırdığı süreci başlatmasıyla birlikte olayların gidişi de değişti. Bu yeni süreç bir yandan Türkiye’de Öcalan’ın merkezinde olduğu yeni çözüm sürecinin ateşleyicisi olurken, diğer yandan El Kaide ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki içindeki radikal İslamcı grupların Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları, Rojava olarak adlandırılan bölgeye özel olarak yoğunlaşmasının da miladı oldu. Ve bir süre sonra İslamcı gruplar ile PYD çizgisindeki YPG adlı Kürt silahlı örgütlenmesi arasında, sivillerin de ciddi olarak zarar gördüğü yoğun çatışmalar yaşandı, hâlâ yaşanıyor.
Öcalan devreye girerse
Hâl böyle olunca Suriye Kürtleri, muhalefeti, özellikle silahlı kanat içinde ağırlığı oluşturan radikal İslamcıları güçlendirme ihtimali yüksek olan Batı’nın askeri mücadelesine sıcak bakmıyorlar. İlginçtir, Batı ülkelerinde de Suriye’ye müdahaleye yönelik tereddütler, dün de yazdığımız gibi
Kuşkusuz bu durum en çok, Esad rejiminin bir an önce yıkılmasını isteyen Ankara’yı rahatsız ediyor. AKP hükümetinin bu sıkıntıyı aşmak için öncelikle El Kaide ve benzeri yapıların Suriye muhalefetinden ayıklanması için elinden geleni yapması, buna bağlı olarak Kürtleri de tarafsızlıktan aktif muhalifliğe çekmesi gerekiyor.
Bu noktada Öcalan kritik bir rol oynayabilir. Kendisini ziyaret eden BDP heyetine “konumum araçsallıktan çıkartılıp stratejik hâle getirilmeli” diyen Öcalan, bu beklentisini Suriye’de yaşananlarla gerekçelendirmişti. Son günlerde PYD Eş Başkanı Salih Müslim ile Cemil Bayık, Sabri Ok gibi PKK yöneticilerin yaptıkları sert ve ters açıklamalara bakılırsa Ankara’nın gerek Türkiye’deki çözüm sürecini, gerekse Rojava’daki gelişmeleri kontrol altında tutabilmek için Öcalan’a daha fazla ihtiyacı olabilir.
Kimbilir, belki de sözünü ettiğimiz kişiler bu tür açıklamaları liderlerine daha geniş bir inisiyatif alanı açılması için bilinçli olarak yapıyorlardır.
Suriye’ye müdahale en çok Kürtlere mi yarar?
Haberin Devamı