12 Haziran seçimlerinin en temel sorusunun “MHP yüzde 10 barajını geçebilecek mi?” olabileceğini kestirmek pek zor değildi. Bu bağlamda AKP’nin temel stratejisinin MHP’yi baraj altına çekmek olacağını öngörmek de pekala mümkündü. Fakat MHP’ye karşı son derece organize, yıpratıcı ve ahlaksız bir kampanyanın yürütüleceğini tahmin etmek güçtü.
Şu anda içinde bulunduğumuz durum son derece hazindir: Siyasetle ilgili herkes, kim olduklarını bilmediğimiz birilerinin, bu sabah saat 10’da internetten yayınlayacaklarını ilan ettikleri kayıtları bekliyor.
Şantajı hatırlayalım: “18 Mayıs 2011 saat 10.00’a kadar, Sayın Bahçeli derhal genel başkanlıktan ve milletvekilliği adaylığından istifa edin. Seçimlerden sonra vakit geçirmeden kurultay toplansın, ülkücüler kendilerine yarışan liderini ve yönetim kadrosunu seçsin.”
Alparslan Türkeş’in vefatının ardından 1997’de MHP Genel Başkanı seçilen ve çoğu son derece zorlu geçen kongrelerden hep genel başkan çıkmayı bilen Bahçeli’nin böyle bir şantaja boyun eğmesi beklenemezdi; her ne yayınlanırsa yayınlansın istifasının, hele seçime bu kadar az zaman kalmışken, muhtemel olmadığı da ortadadır.
Bahçeli-Gülen çekişmesi
Bahçeli’nin olup bitenlerden bir şekilde Fethullah Gülen’i ve cemaatini sorumlu tutmasına gelecek olursak: Öncelikle MHP Lideri’nin betimlediği “Erdoğan-Gülen-Öcalan” üçgeninin hayli muhayyel olduğunu vurgulayalım. Her şey bir yana, son dönemde PKK ve Öcalan çizgisine karşı en istikrarlı ve etkili muhalefetin, mesela MHP’den değil de Gülen hareketinden geldiği ortadayken bu tür yan yana getirmelerin fazlasıyla zorlama olduğu anlaşılıyor.
“Anlaşılır” olan diğer bir husus da MHP yönetiminin Gülen hareketine yönelik kuşkularıdır. Kökleri belki daha gerilerdedir ama son referandum sürecinde MHP tabanının bir kısmının “hayır”dan “evet”e çekilmesinde bu hareketin, özellikle onun medyasının son derece belirleyici olduğunu biliyoruz. Yine aynı hareket 12 Haziran seçimlerinde de şaşırtıcı ölçüde AKP’ye angaje ve doğal olarak MHP’ye muhalif bir pozisyonu tercih etti.
Sonuç olarak, Bahçeli’nin Gülen’e yönelik eleştirilerini “beyaz Türkler”e şirin gözükmek veya sahillere açılmak gibi politik stratejilerle açıklamaya çalışmanın gereksiz olduğu, bunu büyük ölçüde bir “savunma refleksi” olarak okumak gerektiği kanısındayım. Kuşkusuz bu açık tavır alış MHP’yi seçimlerde iyice zor durumda bırakacaktır, çünkü normal şartlarda MHP’ye oy veren/verebilecek kişilerin Gülen hareketine çok da antipatik bakmadığını kestirmek zor değil.
Hâlâ partisini seçememişler için
Bugün size bir web sayfası önermek istiyorum: http://www.oypusulasi.org/
Koç Üniversitesi ile Hollanda’nın Amsterdam VU Üniversitesi işbirliğiyle kotarılan bu proje yardımıyla seçmenler, bazı soruları cevapladıktan sonra, hangi partiye ne derece yakın ve uzak olduğunu saptayabiliyorlar. Bu web uygulaması ilk olarak 2006 Hollanda seçimleri için hayata geçirilmiş ve toplam 12.6 milyon seçmenin olduğu Hollanda’da söz konusu sayfa 3.4 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş. Son ABD seçimlerinde Wall Street Journal ile işbirliği içinde yapılan benzer bir uygulama yine 3.7 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş.
Bakalım bu hızlı, ilginç, eğlenceli ve öğretici seçim anketi ülkemizde ne kadar ilgi görecek.
Şantajı beklerken
Haberin Devamı