Ne misafir edildi, ne alıkonuldu: Kaçırıldı

Haberin Devamı

Durumu belli olana kadar CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılması hakkında yorum yapmaktan kaçındım. İki temel nedenle böyle hareket ettim: 1) Aygün’ün can güvenliğinin şu ya da bu şekilde tehlikeye girmesine katkıda bulunma endişesi; 2) Kaçırılmasının ardından yapılan ve birbirine zıt görünmekle birlikte Aygün’ün kişiliğine doğrudan ya da dolaylı hakaretler içeren değerlendirmelerle yanyana gözükme riski.

Nihayet PKK dün Aygün’ü serbest bıraktıktan sonra bu yazıyı yazmaya oturdum. İlkin Aygün’e, ailesine, sevenlerine, CHP’ye ve TBMM’ye çok geçmiş olsun diyorum. İnsan hakları, Alevi sorunu ve Kürt sorunu başta olmak üzere birçok çetrefil konuda şu güne kadar yapmış olduğu son derece yararlı ve başarılı faaliyetlerini aksatmadan sürdürmesini diliyorum.

Komplo teorisi çılgınlığı

Türkiye’nin ciddi bir bölümü Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki Süper Kupa finaline odaklanmışken duyulan kaçırılma haberine ilk tepkinin bir AKP milletvekilinden gelmesi şaşırtıcıydı. O kişinin, aslında bir kaçırılma değil danışıklı dövüşün olduğunu ileri sürmesiyse hiç şaşırtıcı değildi. Şaşırtıcı değildi çünkü Türkiye uzun zaman önce, her türlü gelişmenin esas olarak komplo teorileriyle açıklanmaya çalışıldığı çılgın bir ülke haline gelmişti ve bu çılgınlık her geçen gün daha da artarak zirveye doğru yol alıyordu. (Daha hiçbir şey belli değilken, “arkadaşlar merak etmeyin, yok bir şey, sizi kandırıyorlar” tadında ortaya atılan milletvekilinin bu süreçte hayli etkili olduğu da ayrı bir husus.)

Komploculara göre hiçbir şey asla görüldüğü gibi değildir. Eğer bir eylem söz konusuysa ya fail sanılan kişi/örgüt değildir; ya mağdur olduğunu gördüğümüz kişi(ler) aslında mağdur filan değildir; faili reddetmek mümkün değilse o zaman muhakkak arkasında görünmeyen birileri vardır; kaldı ki eylemin nedeni ve/veya amacı sanıldığı gibi değildir.

Olayın arkasında PKK’nın bulunduğu açık olduğu için komplocular doğal olarak özneyi değil fiili sorguladılar ve aslında bir “kaçırılma”nın söz konusu olmadığını ileri sürdüler. Böylece bir taşla birçok kuş vurmayı umuyorlardı: PKK, CHP, Aygün’ün kendisiÖ Ama iktidar partisinin resmi sözcüleri devreye girip bu olayı aleni bir şekilde kınayıp tavır alınca o taşın kendi kafalarını yardığını gördüler ama yine de örtülü bir şekilde kafaları karıştırmaya devam ettiler.

PKK’nın dokunulmazlığı

Onlar Aygün’ü PKK’nın “gönüllü misafiri” olarak göstermeye çalışırken başkaları da “gönülsüz bir misafirlik”ten dem vurdu. Olayı bir “kaçırma” değil de “alıkoyma” olarak göstermeye çalışan bu kişiler, PKK’dan Aygün’e bir zarar gelmeyeceğine de son derece emindiler.

Onların bu iyiniyetinin PKK tarihinden beslendiğini söylemek hiç de inandırıcı olmayacaktır çünkü örgütün tarihi aynı zamanda önüne çıkan (veya çıktığını düşündüğü) engelleri zorla tasfiye etmesinin de tarihidir. Diğer Kürt örgütlerinden, sol gruplardan ve kendi içinden çok kişiyi kanıtlamaya pek ihtiyaç da duymadığı suçlamalardan hareketle tasfiye etmiş olan PKK’ya bu tür konularda güvenmemiz için hiç bir neden yok.

Evet, PKK Pazar gününe kadar hiç milletvekili kaçırmamıştı. Bu nedenle söz konusu eylem şaşırtıcıydı ama Aygün’ün hedef seçilmesi için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Aygün’ün PKK’yı neden fazlasıyla rahatsız ettiğini bir sonraki yazımızda ayrıntılı bir şekilde ele alırız, şimdilik PKK tarafından yapılan açıklamada “Aygün devletin özel savaş politikalarının bir yürütücüsü olduğu yönlü halkımızdan gelen yoğun şikayetler göz önünde bulundurularak gözaltına alındı” dendiğini; yurtdışında çıkan Yeni Özgür Politika Gazetesi’nin de Aygün hakkında çok daha ileri ve sert suçlamalarda bulunmuş olduğunu hatırlatalım. Bu açıklamaların tek başına “gönüllü” ya da “gönülsüz” bir misafirliğin söz konusu olmadığını kanıtlamaya yeterli olduğu kanısındayım.

Bu olaydan barış ve demokrasi açısından bir ders çıkarmamız gerekiyorsa öncelikle lafı hiç dolandırmadan PKK’yı kınamalı; ne olursa olsun örgüte toz kondurmamaya çalışanları uyarmalıyız. Ardından PKK’nın kendisi için siyasi açıdan son derece riskli olmasına rağmen neden böyle bir eyleme yönelmiş olduğunu sorgulamak isabetli olacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR