Hemen başlıktaki sorunun cevabını verelim: Mısır’da İhvan’ı (Müslüman Kardeşler) tasfiye etmek kesinlikle mümkün değildir. 1928’de kurulan, o günden bu yana nice badireler atlatan, Arap dünyasının hemen her köşesinde kolları bulunan, siyasi olmaktan önce kültürel, toplumsal ve ekonomik alanlarda çok yaygın ve güçlü bir örgütlenmeye sahip olan İhvan’ı ortadan kaldırmanın imkansız olduğunu herhalde en iyi, Mısır’da yönetime el koyan askerler biliyordur. Ama tasfiyesinin imkansız olduğu gerçeği, darbecileri İhvan’a yönelik baskılardan alıkoymuyor. (http://www.rusencakir.com/Misir-icin-demokrasi-uzak-bir-hayal-ic-savas-yakin-bir-tehlike/2084 )
Hatırlayalım: Daha ilk günden Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başta olmak üzere İhvan’ın birçok üst düzey ismi tutuklandı, geri kalanların çoğu hakkında tutuklama kararı çıkarıldı; son katliamda İhvan yöneticilerinin yakınları keskin nişancılar tarafından hedef alındı; tutuklama furyasının son halkası İhvan’ın en tepesindeki Muhammed Bedii oldu.
Yeni Seyyid Kutublar çıkar mı?
Askeri rejimin, ortadan kaldıramasa bile İhvan’ı zayıflatmak, bölmek ve marjinalleştirmek istediği muhakkak. Bu nedenle, katliam ve yaygın tutuklamalarla hareketin tabanını yıldırmayı; üst düzey isimlere yönelik operasyonlarla hareketin beynini etkisizleştirmeyi hedefliyorlar. Öte yandan sskeri rejim kendini “terörle mücadele” kisvesinde meşrulaştırmak istediği için acilen teröristlere ihtiyacı var. Bunun ilk akla gelen yolu, tabii ki İhvan’ı şiddet tuzağına çekmek.
Pazar günkü yazımızda da belirttiğimiz gibi
Pusudaki El Kaide
Kaldı ki İhvan’ın radikalleşmesine gerek de kalmayabilir çünkü geçmişte Enver Sedat suikasti, turistlere ve Hıristiyanlara yönelik saldırılarda, günümüzde de Sina’da örneklerini gördüğümüz gibi Mısır radikal İslamcı örgütler için hep elverişli bir toprak olmuştur. Dolayısıyla darbecilerin baskıları, İhvan tabanının bu tür örgütlere yönelmesine veya yeni örgütlerin doğmasına yol açabilir.
Tabii ki bu noktada El Kaide’yi ayrıca değerlendirmek gerekir. Bilindiği gibi, Usame bin Ladin’in yerini alan Eymen el Zevahiri Mısırlı bir doktor ve bu uluslarötesi şebekede çok sayıda Mısırlı yer alıyor. El Kaide’nin Irak, Yemen ve Suriye’den sonra Mısır’da da bir cephe açması halinde hem bu ülkedeki, hem de genel olarak Ortadoğu’daki dengeler iyice allak bullak olacaktır. Sonuç olarak İhvan üzerindeki baskıları artırarak kendi meşruiyet alanını genişletmeye çalışan askeri rejimin Mısır’ı bilerek ya da bilmeyerek çok tehlikeli bir yere sürüklediğini söyleyebiliriz.
Metin Turan’a özgürlük!
Temmuz ayında foto muhabiri arkadaşım Burak Kara ile Mısır’a gittiğimizde beş gün boyunca Kahire’de Metin Turan sayesinde istediğimiz yerlere gittik, istediğimiz kişilerle görüştük. Yıllar önce El Ezher Üniversitesi’nde okumaya gelen, sonra kalıp gazetecilik yapmaya başlayan Metin için (ki kendisi milli duyguları çok yüksek biridir) Mısır “ikinci vatan” olmuş. Mısır’daki Türklerin her türlü sosyal faaliyetinde ön sıralarda olan Metin, örneğin Ramazan ayında Türk işadamlarının finansmanıyla, yoksul Mısırlılara iftarlar düzenliyordu. Kahire’deki Fetih Camii’nde göstericilerle birlikte göz altına alındı. Gözaltı süresi dün 15 gün daha uzatıldı. Anlaşılan askeri rejim Ankara’nın duruşundan duyduğu rahatsızlığı meslektaşlarımız üzerinden ifade etmek istiyor. Mısır siyasi hayatındaki herkese belli ve eşit mesafede durduğuna tanık olduğum Metin’in bir an önce serbest bırakılıp ailesine kavuşmasını diliyorum.