Kemal Kılıçdaroğlu’nun Batman’da “genel af” konusundaki sözleri ve buna karşı gösterilen tepkiler sayesinde birçok şey öğrendik, daha doğrusu bildiğimiz birçok şeyi doğrulama şansına eriştik. Sırayla gidecek olursak:
1) Kürt sorunu bütün sorunların anasıdır: Birbirinden farklı kesimlerin hiç gecikmeden tepki vermesi ve mevzi alması, son dönemde iyice benimsenip yaygınlaşan bu tespitin ne derece isabetli olduğunu bir kez daha gösterdi. Onca yaşanana ve son dönemdeki açılıma rağmen Kürt sorunu tabu olma özelliğini hâlâ koruyor. Aksi takdirde hiçbir konuda anlaşamayan AKP, MHP ve CHP Kılıçdaroğlu’na ayar verme kuyruğuna girmezlerdi.
2) “Genel af” Kürt sorununun çözümünün en kilit noktalarından biridir: Kürt sorunuyla PKK sorunu iç içe geçmiş olduğu için, çözüme yönelik ilk zorunlu aşamanın PKK’nın silahsızlandırılması olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla Kürt sorununun çözümü üzerine kafa yoran ve çalışanların tümü dönüp dolaşıp PKK militanları ve lider kadrosunun muhtemel bir silah bırakma sonrasındaki geleceklerinin nasıl şekillendirileceği noktasında kilitlenirler. Akıllarda hep bir “af” vardır, ama bunu telaffuz dahi etmenin zaten zor olan işleri daha ne kadar zorlaştıracağını çok iyi bilirler. Şu ana kadar devlet, PKK’lıların silahlarını bırakıp devlete teslim olmaları ve tam bir “pişmanlık yasası” halindeki “Topluma Kazandırma Yasası”ndan yararlanmaları çağrısından öteye gidebilmiş değil ve bunun da pek bir işe yaramadığı ortada.
3) Hükümet açılımı bir sonraki genel seçimlere kadar dondurmuşa benziyor: Zaten bir süredir dile getirilen bu tespit, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Kılıçdaroğlu’nun sözlerine gösterdiği tepkiyle doğrulanmış oldu. Hükümette açılıma en fazla sahip çıkan kişilerden biri olan, hatta Beşir Atalay yerine koordinatör bakan olması bazı çevrelerce arzulanan Arınç, şaşırtıcı bir popülizmle, Kılıçdaroğlu’nun Öcalan’a affı dile getirmiş olduğunu, kendilerinin gündeminde kesinlikle “genel af” olmadığını vurguladı. Arınç’ın sözleri, her şey bir yana, açılım sürecinin temel şiarlarından olan “artık her şey konuşuluyor, konuşulmalı”ya kökten aykırıdır. Açılım konusunda CHP’yi MHP ile yarışmakla defalarca suçlamış olan Arınç’ın Kılıçdaroğlu’nu protestoda MHP Lideri Bahçeli’den önce davranmış olması fazlasıyla manidardır.
4) Kılıçdaroğlu iktidarın en fazla ürktüğü politikacılardan biridir: Arınç’ın bu kadar sert ve alaycı karşı çıkışını “genel af”ın telaffuz edilmesinden çok, onu Kılıçdaroğlu’nun, üstelik Batman’da dile getirilmesine bağlayabiliriz. Nitekim Arınç son dönemde değişik vesilelerle Kılıçdaroğlu’nu hedef tahtasına oturtmuştu.
5) CHP her şeye rağmen gündem belirleyebiliyor: Her ne kadar kendi partisi ve liderinin de şimşeklerini üzerine çekse ve buna bağlı olarak yanlış anlaşıldığını söylese de Kılıçdaroğlu’nun “genel af” üzerine sözlerinin gündemde bu kadar yer bulması hem kendisinden, hem de partisinden kaynaklanıyor. Bu son olay da gösterdi ki, eğer CHP Kürt sorununda MHP değil de AKP ile rekabet etse, hem ana muhalefet partisinin, hem de Türkiye’nin hayli yararına durumlar ortaya çıkar. Bu bakımdan, iktidar partisi ve onu destekleyenlerin, üzüm yemek mi, yoksa bağcı dövmek mi isteyeceği bizleri daha fazla aydınlatacaktır. Hiç kuşkusuz bu vesileyle bir kez daha CHP ve Kılıçdaroğlu’na vurmak isteyeceklerini kestirmek mümkün. Fakat bunu yaparken kendilerinin “genel af” ve Kürt sorununun çözümü konusunda yeni bir şeyler söyleyip söylemeyecekleri önem arz edecek.
6) Kılıçdaroğlu CHP içinde giderek güçleniyor: Kimileri “genel af”ı telaffuz ettiği, kimileri de sözlerinden geri adım atmış göründüğü için kendisine kızabilir ancak ne olursa olsun Kılıçdaroğlu bir kez daha ülkenin ve partisinin gündemine etkili bir şekilde yerleşti.
Hep birlikte kendisini izlemeye devam edeceğiz.
Kılıçdaroğlu tek başına gündem belirlemeye devam ediyor
Haberin Devamı