AKP’ye kapatma davası açılmasından sonraki ilk günler epey heyecanlı ve hareketli geçti. Bir müddet AKP’nin parti kapatmayı zorlaştıracak Anayasa değişikliklerine gitmesi beklendi, ancak Başbakan Erdoğan bu yolu denemeyeceklerini, savunmalarını yapıp davanın bir an önce sonuçlanmasını istediklerini açıklayınca bir bekleme ve sessizlik dönemine girildi. Bununla birlikte kapatma davasının ve AKP’nin akıbetine ilişkin, çoğunun kaynağı bile belli olmayan bir dizi spekülasyon ortalıkta dolaşıyor. Bunların bazılarına değinip gerçekleşme ihtimallerini tartışalım:
1) DTP kapatılacak ama Güneydoğu sahipsiz kalmasın diye AKP kapatılmayacak.
Birçok AKP’li ve iktidara yakın kesimden “bizi de kapatırlarsa ne olur Güneydoğu’nun hali?” türü serzenişler işittim. Hatta AKP’nin kapatılmasını arzu etmelerine rağmen aynı kaygıları paylaşan kişilerle de karşılaştım. Bu arada adını açıklamayan üst düzey bir AKP’li Milliyet’ten Fikret Bila’ya tam da bu argümanı partisinin en büyük pazarlık kozlarından biri olarak takdim etti. Son günlerde PKK’ya yönelik operasyonların, hayli etkili bir şekilde yoğunlaşması, Başbakan Erdoğan’ın “terörle mücadelede durmak yok, yola devam” vurgusunda ısrarı nedeniyle bu senaryoyu ciddiye almamızın gerektiği kesin ancak yine de kapanmasını isteyen kesimlerin AKP’nin Kürt sorununda, son tahlilde DTP’den pek de farklı olmadığını düşindiklerini de unutmamalıyız.
2) DTP kapatılmayacak, AKP kapatılacak ve Kürt-Kemalizm ittifakı oluşturulacak.
Öcalan’ın uzun süredir Atatürk’e ve Kemalizme övgiler düzmesi ve hükümet yerine TSK’yı asıl muhatabı olarak görmesi; bazı DTP’lilerin laikliğe aşırı vurgu yapmaları nedeniyle geliştirildiği anlaşılan bu spekülasyonun hiç de gerçekçi olmadığı operasyonların son günlerde iyice yoğunlaşmasıyla açığa çıktı. “Sistem” in esas derdinin “Kürtçülük” değil “irtica” olduğuna inananların sayısı hiç de az olmadığı için bu senaryo hep dillerde kalacağa benziyor.
3) AKP kapatılmayacak ama kapatılmaktan beter edilecek.
Bu senaryoyu savunanlar, Erdoğan’ın Anayasa değişikliği arayışına gitmemesini bu sürecin çoktan başlamış olduğuna kanıt olarak gösteriyorlar. Onlara göre bir “yargı darbesi” tehdidi altında olan iktidar partisi pazarlık masasına oturdu. Türban düzenlemesinden aslında çoktan vazgeçti. Bazı bakan ve bürokratları her an kurban edebilir ve en önemlisi Ergenekon soruşturmasının “tepelere” ulaşmasına izin vermiyor. Ancak bütün bu iddiaları haklı çıkaracak herhangi bir diyalog ve pazarlık mekanizması ortalıkta gözükmüyor. Daha vahimi, AKP istese bile kiminle pazarlık masasına oturması gerektiğini bile bilmiyor. Öte yandan geri adımlar atması durumunda ruhlarını ve buna bağlı olarak toplumsal desteklerini yitireceklerini AKP’liler çok iyi biliyor.
4) AKP kapatılıp Erdoğan ve arkadaşları yasaklı olacak, hatta bağımsız seçilmeleri de engellenecek.
Son günlerde en çok Erdoğan ve arkadaşlarının yasaklı olmaları durumunda bağımsız milletvekili seçilip seçilemeyecekleri, bakan ve başbakan olup olamayacakları tartışılıyor. Geçmişte Yüksek Seçim Kurulu’nun benzer durumlarda farklı kararlar almış olması nedeniyle bu tartışmanın nasıl sonuçlanacağı belirsiz. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin kapatma ve yasak kararı alması halinde, gerekçeli kararda yasaklıların seçilemeyeceklerini de belirteceği yolundaki spekülasyonlar hiç de gerçekçi gözükmüyor. Şu an için ağır basan görüş YSK’nın bağımsız adaylığa engel çıkartmayacağı yönünde ama belirsizlik sürüyor.
5) AKP kapatılıp Erdoğan yasaklı olacak, ama Gül’e ceza verilmeyecek. O da Köşk’ten inip AKP’nin başına geçecek. Çankaya’ya da ılımlı bir isim çıkacak.
AKP içinde Gül’e yakın bazı isimler kapatma davasının baş sorumlusu olarak Erdoğan ve yakın çevresini görüyorlar. Onlara göre partiyi içine düştüğü krizden çıkarabilecek yegane isim Gül. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin onca itiraza rağmen 7-4 oyla Gül’ü de yargılama kararı aldığını unutmuşa benziyorlar. Mahkemenin AKP’yi kapatıp Erdoğan’a yasak getirmesi halinde Gül’ün yasaklı olmaması ihtimalinin yok denecek kadar az olduğunu düşünüyorum.
Kapatma davasının sonucu üzerine 5 spekülasyon
Haberin Devamı