İran’ın dini lideri (Rehber) Ayetullah Ali Hameney, dün yaptığı konuşmada, Mahmud Ahmedinecad’a tahminlerin ötesinde bir destek verdi ve telafisi epey zor bir hataya imza attı. Öncelikle, seçimlere hile karıştırıldığı iddialarına fazla kulak asmayacağını duyurdu. Seçimleri meşrulaştırarak reform hareketinin tüm itirazlarını gayri meşru, hatta yasadışı ilan etti. Zaten ülkenin içine düştüğü kaostan da muhalifleri sorumlu tuttu. Hameney’in sokak gösterilerini hiçbir şekilde hoşgörmemesi, bugüne kadar yaşanan ölümlerin ciddi olarak soruşturulmasını engelleyeceği gibi, bundan sonra yapılacak protestoların en sert şekilde bastırılması için bir sinyal olarak algılanabilir.
Rejimin kırılganlığı
Hameney’in bu sert çıkışı sanıldığının aksine, İran’daki İslami rejimin ne kadar güçlü değil, ne derece kırılgan olduğunu gözler önüne seriyor. Şöyle ki, bundan önce ülkede reformcularla muhafazakârlar defalarca karşı karşıya gelmiş, normal olarak muhafazakârlara yakın olduğu düşünülen Hameney, kimi zaman alenen reformcuları desteklerken, sık sık da nötr kalabilmişti. Aslında onun tutumunu şöyle özetleyebiliriz: Rehber genellikle iktidardaki gruba daha mesafeli, daha eleştirel; muhalefeteyse daha yumuşak, daha yakın olurdu.
Bugün “ülkenin dengesi” durumundaki Rehber bile tüm dengeleri alt üst edebiliyorsa, burada yolunda gitmeyen çok şey olduğunu düşünmemiz gerekir; hatta daha ileri giderek İran’ın çok hayati bir yol ayrımına varmış olduğunu ileri sürebiliriz.
Neden “yol ayrımı”? Çünkü göstericiler “İslami rejim”e değil “hükümet”e, daha açık söyleyecek olursak Ahmedinecad ve benzerlerinin, rejimin demokratik, özgürlükçü yönlerini iyice budayıp ona otoriter, hatta totaliterleştirmelerine karşı çıkıyorlardı. Bunu yaparken 30 yıl önceki devrimin sembollerine, sloganlarına ve yöntemlerine başvuruyorlardı. Hareketin lider kadrosundaki Musevi, Hatemi, Kerrubi gibi isimlerin devrimin aktif militanları ve İslami cumhuriyetin üst düzey yöneticileri olmaları da raslantı değildi.
Eğer İran rejiminin sembolü Rehber (yani dün Humeyni, bugün Hameney) ise, onun iktidar kavgası veren taraflardan birine kayıtsız şartsız destek vermesi, diğer kanadı ister istemez ona, dolayısıyla rejime muhalif hale getirecektir. Bu noktada, Hameney’in dünkü çıkışıyla reformculara şantaj yaptığı da anlaşılıyor. Yani “Ahmedinecad’a karşı çıkarsanız bana da, sonuç olarak İslami rejime de karşı çıkmış olursunuz” diyor.
Geri adım zor
Şimdi gözler Musevi önderliğindeki reform hareketine ve yıllarca “ortayolcu” bir çizgi tutturmaya çalışan ve Hameney’in yerine göz diktiği belli olan Haşimi Rafsancani’ye çevrilmiş durumda. Rafsancani’nin de desteğini alan Musevi, Rehber’in tehdidine boyun mu eğecek, yoksa sivil itaatsizlik eylemlerini tırmandırarak sürdürecek mi?
Şöyle bir öngörüde bulunabiliriz: Hatemi’nin sekiz yıllık cumhurbaşkanlığı döneminde reformcular “aman ülke karışmasın, rejime halel gelmesin” diyerek asla radikal çıkışlar yapmamış ve vaat ettiği reformları hep ertelemişlerdi. Musevi’nin adaylığıyla birlikte reformcular “uysal çocuk” olmaktan çıktıklarını kanıtladılar. Bundan böyle geri adım atmaları çok kolay olmaz. Dolayısıyla ya Hameney-Ahmedinecad ikilisi taviz vereceğe ya da kaos derinleşeceğe benziyor.
İran kritik bir dönemeçte
Haberin Devamı