Pazar akşamı Habertürk’te Enine Boyuna programında Fethullah Gülen’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yolladığı mektup üzerine tartışırken yaptığım şu yorum cemaatin hoşuna gitmiş olmalı ki daha program bitmeden onlarca kişi tarafından sosyal medyada paylaşıldı: “Başbakan sanki cemaat köşeye sıkışmış da pazarlık yapıyor algısı oluşturuyor. Alakası yok. Aksine çok rahat ve netler.”
Pazarlık konusunu şimdilik bir kenara bırakalım, bu yazıda esas olarak cemaatin “rahat ve net“, hükümetinse “tedirgin ve muğlak“ hâlini ele almak istiyorum. Henüz hükümetin 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla Hatay’daki TIR olayına yönelik çok ciddi bir misillemesine tanık olmadığımız (bazı savcılar ve polis şeflerinin görevden alınmasını değil de Savcı Zekeriya Öz’ün Dubai tatiliyle ilgili iddiaları belki bu konudaki yegâne istisna olarak kabul edebiliriz) için bu durum aldatıcı görünebilir. Fakat cemaatin özgüvenli, hükümetinse tereddütlü hâlinin bu misillemeyi en azından geciktirme ihtimalini de yabana atmamalı.
Misillemenin misillemesi
Peki neden böyle? İlkin, yazının girişindeki örnekten hareketle cemaatin bu savaşta alabildiğine disiplinli ve örgütlü, hükümet kanadınınsa tam tersine savruk hâlinin altını çizmek gerekiyor. 17 Aralık’tan bu yana dile getirdiğim, örneğin cemaat mensuplarının kendilerini davalarına adamış hâllerine karşılık hükümete yakın gazetecilerin olaya daha çok çıkar temelli yaklaşmaları hâli geçen süre zarfında pek değişmedi. Zaten Başbakan Erdoğan’ın medyadaki en tavizsiz savunucularının büyük çoğunluğunun İslami hareket kökenli olmadıkları, trene sonradan bindikleri de malum. Bu bağlamda, cemaate bağlı veya yakın birçok kişinin her vesileyle “Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok, kaybedecekleri olanlar düşünsün“ diyor olmaları hiç boş değil.
İkinci olarak, ilk hamlede 4 bakanı yerinden eden; ikinci hamlede Başbakan’ın ailesine ve en yakın dostlarına uzanan; yine Başbakan’ı bir şekilde El Kaide ile irtibatlı göstermeye çalışan; yeni yılın ilk gününde hükümeti uluslararası topluluk karşısında zor durumda bırakanların bundan sonra neler yapabilecekleri bir muamma. Yani misilleme kadar, hatta belki daha fazla, misillemenin misillemesi merak ediliyor.
“Cadı avı” mümkün mü?
Kaldı ki misilleme hiç de sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Örneğin akla ilk gelen “paralel devlet“ denen yapının tespiti, kanıtlanması ve tasfiyesi. Fakat Gülen’in son mektubunda da gördüğümüz gibi cemaat bu konuda da kendinden çok emin. Öncelikle böyle bir şeyin söz konusu olmadığında ısrarlılar. Eğer varsa bunun tartışmaya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerektiğini söylüyorlar. Aksi takdirde yapılacak operasyonların akıllara 28 Şubat ve benzer anları getireceği uyarısında bulunuyorlar.
Gerçekten de hükümet, Gülen cemaatiyle ilişkili olduğu düşünülen bir “paralel devlet” yapılanmasını tasfiye etmek isterken bununla doğrudan alakası olmayan çok kişinin canını yakabilir ve hep dile getirildiği gibi bir “cadı avı“ algısı hâkim olabilir. Ergenekon, Balyoz vb. soruşturmalarda böyle çok vaka yaşandı, fakat eninde sonunda mağdurlar AKP ve onun tabanının gözünde “öteki“ olduğu için faturası ağır olmadı. Ancak bu sefer aynı mahalleden bir başka yapı söz konusu. AKP ve cemaatin tabanlarının son yıllarda birbirlerine iyice yakınlaştığı, hatta kimi durum ve yerlerde iç içe geçtiği düşünülürse hükümetin işinin epey zor olduğu anlaşılır.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk
Cumhuriyet tarihinde değişik İslami kişi, grup, cemaat ve partilerin devletin hışmına uğradığını biliyoruz. Fakat cemaat-hükümet savaşının bu tempoyla, yani şiddetlenerek devam etmesi hâlinde bir ilk yaşanabilir ve İslami bir cemaatin kolu kanadı, yine İslami iddialı bir hükümet tarafından kırılmak istenebilir. Böylesi bir durum, kısa vadede yara alan cemaatin, orta ve uzun vadedeyse ona darbe indirenlerin aleyhine olacaktır.
Fethullah Gülen’in kendisi ve izleyicileri, hükümetin ve Erdoğan’ın en çok bundan çekindiğini düşünüyor olmalılar. Ancak unuttukları bir başka husus var: Kendileri de cumhuriyet tarihinde ilk kez iktidardaki İslami iddialı bir hükümetin kolunu kanadını kırmaya yönelik peş peşe hamleler yaptılar ve daha da yapacağa benziyorlar.
Hükümetin işi neden hiç de kolay değil...
Haberin Devamı