Herkes şikayetçi, herkes memnun

Haberin Devamı

Salı gecesi NTV’deki Basın Odası programında Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa değişikliği paketi konusunda nasıl bir karara varabileceği sorusunun da cevabını aramış ve “herhalde bir ortayol bulur” gibi bir sonuca varmıştık. Ancak son derece karmaşık ve teknik böylesi bir konuda ortayolun ne olabileceği belirsizdi. Fakat önceki akşam bunun pekala mümkün olduğunu gördük. Mahkeme öyle bir karar verdi ki, tarafların hiçbirini tam mutlu veya mutsuz etmedi. Bir tarafının sevindiği bir karara diğeri üzüldü; ancak bir başka karar daha önce sevinmişleri üzerken, üzülmüş olanları sevindirdi. Mahkeme öyle bir karar verdi ki iktidar ve muhalefet partilerinde üst düzey yöneticiler arasında bile derin görüş ayrılıkları çıkabildi.
Mahkemenin kararını uzun uzun tekrarlamaya gerek yok, fakat öne çıkan hususların altını çizelim ve doğurduğu tepkilere bir göz atalım:

1) Mahkeme CHP’lilerin şekil yönünden paketin tümünü iptal talebini reddederek AKP’lileri sevindirdi;
2) HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenlemeleri Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden hareketle esastan inceleyerek başta AKP’liler olmak üzere çok kişiyi kızdırdı;
3) Yine söz konusu iki düzenlemede özellikle seçimlerle ilgili maddelerde rötuşlar yaparak, muhalefetin kaygılarını kısmen de olsa giderdi, buna karşılık iktidar partisinin bazı hesaplarını bozdu;
4) Mahkeme’nin bütün müdahalelere rağmen 12 Eylül’de referandumun yapılacak olmasını ilan etmesiyse hiç kuşkusuz AKP’yi sevindirdi.

AKP çok memnun

Karar hakkında hemen her taraftan çok sayıda şikayet gelmekle birlikte sonuç itibariyle gelinen noktanın bir şekilde herkesi memnun ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. AKP memnun çünkü:

1) Referandum yapılacak;
2) Mahkeme’nin esastan inceleme yapması ve bazı düzeltmelere gitmiş olması nedeniyle muhalefet referandum sürecinde paketin Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri süremeyecek;
3) Bu durumda paketin kabul edilme ihtimali daha da artacak;
4) Paketin referandumda kabul edilmesi durumunda, daha önce esastan inceleme yapılmış olduğu için yeniden Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi söz konusu olamayacak.

CHP’nin yakaladığı fırsat

Muhalefete gelince; bu durumdan özellikle CHP’nin hayli kârlı çıkabileceği söylenebilir. Çünkü Deniz Baykal’ın üç konunun (siyasi partilerin kapatılması, HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili düzenlemeler) dışarı bırakılması durumunda pakete destek verme önerisi AKP tarafından reddedilince CHP pakete karşı sert bir muhalefet yürüttü. Bu da 12 Eylül Anayasası’nı savunuyor görüntüsü yarattığı için ana muhalefet partisini epey yaraladı.

CHP’nin paketi Anayasa Mahkemesi’ne taşımasıyla bir müddet referandumun olup olmayacağını tartışan Türkiye peş peşe yaşanan bir dizi gelişmeyle konuya olan ilgisini kaybetti. Özellikle Baykal’ın istifası ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasıyla CHP siyasi/ideolojik temalar yerine ekonomik sorun ve zorlukları öne çıkartan bir parti kimliğine bürününce paket iyice unutuldu.
Şimdi Kılıçdaroğlu’nun önünde iki yol var: Ya Baykal’ın yolunda gidip paketi “yargı bağımsızlığının sonu” olarak ilan edip çok yoğun bir “hayır” kampanyası yürütecek ya da Anayasa Mahkemesi’nin tamamen olmasa bile kısmen kaygılarını giderdiğini söyleyip bir tür “nötr” tutum takınacak.

Kılıçdaroğlu’nun yakalamış olduğu rüzgarı ve CHP’nin iktidar partisininkilerle kıyaslanamayacak ölçüde sınırlı imkanlarını referandum yerine bir yıl içinde yapılacak genel seçimlere saklama ihtimali daha ağır basıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR