TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Kurulu’nun Ankara Sheraton Oteli’ndeki toplantısının onur konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘dü. Gül’ün bu toplantıya katılıp konuşma yapacak olması birçok açıdan anlamlıydı:
1) Hükümet, daha doğrusu Başbakan Erdoğan ile TÜSİAD arasındaki mesafe iyice açılmıştı. En son olarak Erdoğan, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz‘ın yolsuzluk iddiaları ve hukuk devleti konusundaki kaygılar bağlamında yapmış olduğu “yabancı sermaye kaçabilir“ uyarısını “vatan hainliği“ olarak ilan etmiş ve şöyle konuşmuştu: “Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin? Bizimle hangi işini görmeye geleceksin? Hangi yüzle? Nitekim Ankara’daki dünkü toplantıya hiçbir bakan katılmadı.
2) Gül’ün bütün bu gerilime rağmen TÜSİAD’ın davetini kabul etmiş olması, Çankaya ile hükümet arasında son dönemde iyice netleşen görüş ve tutum farklılıklarının bir yenisi olarak telakki edildi. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı’nın yapacağı konuşmada bu farklılıkların altını bir kez daha, kalın bir şekilde çizmesi beklendi.
3) Yine Gül’ün yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne tür bir tutum takınacağının ipuçlarını aynı konuşmada vermesi de bekleniyordu.
Ama olmadı. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu ile Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın siyasi kutuplaşma, demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti, bağımsız kurumlar, dış politika gibi konularda eleştirilerle dolu konuşmalarından sonra kürsüye çıkan Gül beklentilerin tamamen tersine, son derece sakin, İngilizce tabirle “cool” bir konuşma yaptı ve salonu dolduran TÜSİAD’çılara şöyle seslendi: “Merak etmeyin, olumsuzlukların hepsi geçicidir. Siyasi gerilimler bizde hep olmuştur. Moralinizi bozmayın. İşinize, gücünüze bakın.”
Konuşmanın ardından sohbet etme imkânı bulduğum bazı TÜSİAD üyeleri şaşkınlık ve hayal kırıklıklarını açıkça ifade ettiler. Daha az duygusal olanlarsa bunu bir tür “veda konuşması“ olarak gördüklerini belirttiler.
Ayrı dünyalar
Peki sahiden bir veda konuşması mı yaptı Gül? Sanmıyorum. Kendisi belki de sahiden siyasete veda etmeyi düşünüyordur ama hem bunu ilan etmesi için vakit çok erken, hem de TÜSİAD toplantısı kesinlikle bunun yeri değil. Aynı şekilde Gül’ün Erdoğan ile olan farklılıklarını dile getirmek için en son düşüneceği yerlerden biri de herhâlde bu toplantı olurdu. Hele, dün TÜSİAD’çıların huzurunda Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Başbakan’a alenen meydan okuyacağını düşünmenin hiçbir şekilde gerçekle bağlantısı olmadığı ortada.
Gül TÜSİAD’a Erdoğan’dan katkat fazla ilgi gösteriyor, önem atfediyor olabilir ama eninde sonunda AKP’nin önde gelen kurucularından, ilk hükümetin başkanı ve bu parti milletvekillerinin oylarıyla Çankaya’ya çıkmış muhafazakâr bir siyasetçiden söz ediyoruz. İçinden çıktığı camia TÜSİAD karşıtı propagandalarla iyice haşır neşirken Gül’ün dünkü toplantıya icabet etmesi bile kendi siyasi geleceği için epey riskliydi. Çünkü eğer siyasi yaşamını sürdürmek istiyorsa sırtını dayaması gereken esas yerin TÜSİAD gibi kurumlar değil de o muhafazakâr camia olduğunu herhâlde Gül çok iyi biliyordur.
Gül’ün “cool” konuşması TÜSİAD’ı hayal kırıklığına uğrattı
Haberin Devamı