Gidenlere selam olsun!

Haberin Devamı

Partilerin aday listeleri bir kez daha gösterdi ki biz gazeteciler “hancı”yız, milletvekilleriyse “yolcu”. Bugün, kendi istekleriyle yeniden aday olmayan veya partileri tarafından aday gösterilmeyen bazı AKP’li isimler hakkında kişisel gözlem ve duygularımı kaleme almak istiyorum:

Prof. Mehmet Aydın: Tabii ki öncelik Prof. Aydın’da. Kendisini 20 yılı aşkın süredir tanırım. Siyasete girdiğinde şaşırmış ama sevinmiştim; milletvekilliğini (dolayısıyla siyaseti) bıraktığında öğrendiğimdeyse şaşırmadım ama yine sevindim. Daha bakanlığının ilk günlerinde 1 Mart 2003 tezkeresine alenen karşı çıkarak farkını koydu. Diyanet-hükümet ilişkileri tarihinde altın dönemlerden birinin yaşanmasında Başkan Prof. Ali Bardakoğlu kadar, sorumlu bakan olarak Prof. Aydın’ın da payı çok büyüktü. Mehmet Hoca, bazılarının iddiasının aksine siyasi hayatımıza çok şey kattı, tabii görmesini ve almasını bilenler için. Bakanlığı döneminde hiç “arıza” çıkarmamış olan Mehmet Hoca’ya minnetimi iletiyor, sevgili eşi, çocukları, torunları ve kitaplarıyla uzun ömürler diliyorum.

Yaşar Yakış: AKP’nin kuruluşundaki tek diplomat olan Yakış ilk Abdullah Gül hükümetinde de Dışişleri Bakanıydı. Kendisi hemşerimdir ama bakanlığı sırasında hiç temasım olmadı. Bakanlığı bırakmasından sonra Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli kentlerinde karşılaşıp siyaset dışında her şeyi konuştuk. O da kendi kararıyla çekilmeyi bildi ve çok iyi yaptı.

Murat Mercan: RP döneminde “yenilikçi” hareketin siyasi-ideolojik altyapısının oluşmasında epey emeği bulunan Mercan’ın Abdullah Gül’e yakın olduğu için aday gösterilmediği söyleniyor ki sanmıyorum. Belki üniversiteye döner ama yine AKP’den kopmaz, AKP’nin Mercan’a hâlâ ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Edibe Sözen: Edibe siyasete çok hızlı bir giriş yaptı ve AKP’nin tanıtımdan sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. Ama tecrübesizliği nedeniyle yaptığı hatalar yüzünden yeniden üniversiteye döneceğe benziyor. Böylesinin onun için de daha hayırlı olacağı kanısındayım.

Eyüp Fatsa: Fatsa RP yıllarından beri biz gazetecilerin en kolay ulaştığı siyasetçilerden biri olmuştur. Kendisinin sola son derece açık bir yönünün olmasını özellikle severim. Galiba bakanlık bekliyordu ama grup başkan vekilliğinden oldu. Ardından aday gösterilmedi. Ama onun gibiler siyasetten kolay kolay kopmaz. Nadasa bırakılanlardan biri de o olabilir.

Hilmi Güler: ODTÜ mezunu Güler de AKP’de “sola en açık” isimlerden biridir. Çok kritik bir bakanlığı uzun süre başarıyla götürdü ama yerini kaybetmesinin ardından aday gösterilmemesi şaşırtıcı olmadı. Adının anayasa oylamasında “fireci” çıkmasını hâlâ anlayabilmiş değilim. Siyasetten tamamen koparsa da şaşırmam.

Hüseyin Besli: Hüseyin’i Erdoğan RP İstanbul İl Başkanı olduğu dönemden beri tanırım. AKP liderinin hep en yakınında yer almış olan Hüseyin çok sıkı bir entelektüeldir ve milletvekilliğini bırakması (veya ara vermesi) ondan bir şey eksiltmez. Erdoğan’a yakınlığını koruyacağı da kesindir.

Mehmet Ocakden: Yeni Şafak Ankara Temsilcisiyken Meclis’e girerek bence hata yapmıştı. Gazeteciliğini şairliğinin önüne geçirmiş olması da doğru muydu, tartışılır, ama malum bu ülkede şiir yazarak yaşanmıyor. Ocakden herhalde medyaya geri döner ve bundan hayli memnun oluruz.

Atilla Koç: AKP’nin entelektüel anlamda en “ağır top”u herhalde Koç’tu. Kendisini çok geç tanımış olduğuma yanarım. Bir de tabii yeterince uzun muhabbet edememiş olmamıza. Artık zamanı iyice boldur, siyaset dışı, daha önemli meseleler üzerine kafa patlatabiliriz.

Şimdilik bu kadar diyelim. O kadar çok kişi aday gösterilmedi ki buradan bir yazı dizisi bile çıkarabiliriz!


DİĞER YENİ YAZILAR