Gelecek olanlara selam olsun (devam)

Haberin Devamı

12 Haziran’da milletvekili seçilme ihtimali yüksek olan “yeni” isimlerden bazıları hakkında kişisel değerlendirmelerimi bugün noktalıyorum. Bu vesileyle “gidenler”e “geçmiş olsun”, yeni “gelecek olanlar”aysa “kolay gelsin” diyelim:

Ertuğrul Kürkçü: YSK vetosu kalkarsa, ilk sırada tabii ki Ertuğrul Kürkçü var. Kürkçü Dev-Genç başkanıydı. 30 Mart 1972 günü gerçekleşen Kızıldere katliamından sadece o sağ kurtuldu. Yıllarca hapis yattı ve devrimci mücadelesini bugüne kadar aksatmadan sürdürdü. Onun yıllar sonra TBMM’ye girecek olmasının ülkemizin demokrasi tarihinde apayrı bir yeri olacaktır. Ufuk Uras’ın yaratmış olduğu hayal kırıklığını tekrarlayacağını sanmıyorum.

Sırrı Süreyya Önder: Kürkçülerin açtığı yolda devrimci hareketle tanışan binlerce gençten biri olan Sırrı da uzun süre hapis yattı. Kamuoyu onu önce samimi bir sinemacı, sonra “kafadengi” bir sohbet insanı ve nihayet çok sıkı bir kalem olarak tanıdı. Kendisiyle aynı fırında pişmiş olmaktan ayrıca mutluluk ve şeref duyduğum Sırrı’dan çok iyi bir milletvekili çıkacağına inanıyorum. Üstelik öyle bir kadroyla gidiyor ki Meclis’e, yeni dönemde biz gazetecilerin işi iyice zorlaşacak!

Prof. Binnaz Toprak: Yıllar önce Boğaziçi Üniversitesi’nde kendisinden siyasetbilime giriş dersi almıştım. Kendisi Türkiye’de siyasal İslam üzerine ilk ciddi araştırmalardan birine imza atmıştı. Ama kamuoyu Binnaz Hoca’yı en çok, Prof. Şerif Mardin’in ortaya attığı “mahalle baskısı” kavramının gündelik hayattaki karşılığını ortaya çıkaran “Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı araştırmayı yönettiği için tanıdı. Kendisinin CHP Parti Meclisi’ne girmesi şaşırtıcı ama olumluydu; milletvekili olması için de aynı şeyleri söyleyebiliriz: Şaşırtcı ama olumlu.

Prof. Sencer Ayata: ODTÜ Sosoyoloji bölümünün kıdemli isimlerinden Prof. Ayata’nın CHP yönetimine girmesi ve milletvekili seçilecek olmasıysa asla şaşırtıcı değil, ama tabii ki olumlu. Şaşırtıcı değil çünkü Sencer Hoca yıllar önce, eşi Prof. Ayşe Güneş Ayata ile birlikte Deniz Baykal’ın “beyin takımı” içinde yer almıştı. Türk sosyal demokrasisinin üniversitelerdeki en seçkin isimlerinden olan Prof. Ayata da Prof. Toprak gibi din sosyolojisi, dindarlar ve din-siyaset ilişkileri üzerine uzman bir isim ve bu yönüyle CHP’nin o müthiş açığının kapanmasına katkıda bulunabilir.

Şafak Pavey: Kendisini hemen hemen hiç tanımam, buna karşılık annesi Ayşe Önal, yıllar önce Nokta’da birlikte çalıştığımız iyi bir dostumdur. Ama Şafak benim için “Ayşe’nin kızı” olduğu için değil, bu zorlu yaşam mücadelesinden büyük bir dirençle başarıyla çıkmış bir genç olarak hep değerli oldu. Bilmeyenler muhakkak Şafak’ın yaşam öyküsünü öğrensin derim. Onunla birlikte TBMM’nin güzelleşeceği kesindir.

Erol Kaya: 1994-2009 arasında İstanbul Pendik Belediye Başkanı olarak görev yapan ve iz bırakan Erol Kaya’nın gönlünde yatan aslanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğunu biliyorduk, ama Kadir Topbaş’ı aşmayı iki kez denedi, olmadı. İstanbul 1. Bölge’den dördüncü sıra adayı olan Kaya’nın, yeni dönemde Erdoğan’ın öne çıkartacağı isimler arasında yer alması kuvvetle muhtemel.

DİĞER YENİ YAZILAR