Gelecek olanlara selam olsun!

Haberin Devamı

Son olarak yeniden aday olmayan veya partileri tarafından aday gösterilmeyen bazı AKP milletvekilleri hakkındaki kişisel görüşlerimizi kaleme almıştım. Bugün ise, 12 Haziran’da milletvekili seçilme ihtimalleri hayli yüksek olan “yeni” isimlerden bazıları hakkında kişisel değerlendirmelerimizi yazmak istiyorum. Ancak bu sefer sadece AKP’ye değil CHP ve bağımsızlara da bakacağız.


Leyla Zana: Tabii ki böyle bir listenin en üst sırasını Leyla Zana alacaktır. Aslında Zana “yeni” değil, 1991’de kazanmış olduğu milletvekilliği bir “derin devlet” operasyonuyla gasp edildi, 10 yılı aşkın süre hapis yattı. Öte yandan, 20 yıl sonra TBMM kapısından içeri yepyeni bir Leyla Zana girecek. “Nedir ondaki yenilik?” diye sorulacak olursa yazıp söylenecek çok şey var. Özetle Leyla Zana’nın Kürt siyasi hareketi içinde “aşmış” ender isimlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Kamuoyu onun bu yönünü seçimlerden çok kısa süre sonra görmeye başlar sanıyorum.


Şerafettin Elçi: Zana ile aynı serüveni yaşamış olan Hatip Dicle de yeniden TBMM’ye döneceğe benziyor. Ama biz onlar gibi Diyarbakır’dan seçilme şansı hayli yüksek olan bir başka eski parlamentere odaklanalım. 1978-79 yılları arasında Ecevit hükümetinin Bayındırlık Bakanı olan Şerafettin Elçi, PKK çizgisi dışında kalıp Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması için tamamen yasal alanda mücadele eden ve bu yüzden epey çile çekmiş bir “akil adam”dır. Onun BDP’nin desteğiyle Meclis’e dönecek olması, Kürt siyasi hareketinin ama daha önemlisi Kürt sorununun geleceği açısından son derece önemlidir.


Prof. Nabi Avcı: Bu seçimlerde AKP listesinde başka siyasi hareketlerden transfer edilmiş dikkat çekici isim pek yok. Ancak AKP Lideri Erdoğan ilk kez yakın danışmanlarından bazılarını Meclis’e transfer ediyor. Bu bakımdan önceliği Prof. Nabi Avcı’ya vermek gerekir. 1980’lerin ortalarından itibaren şekillenen İslami entelijansiyanın önde gelen isimlerinden olan iletişimbilimci Avcı’nın yolu daha belediye başkanıyken Erdoğan’la kesişmişti. Başbakan’ın medya başta olmak üzere dış dünyayla ilişki ve iletişimini düzenleyen Nabi Bey’in Meclis’e ve muhtemelen kabineye entelektüel bir derinlik getireceği kesindir.


Doç. Yalçın Akdoğan: Erdoğan’ın başarısının sırlarından biri, yakın kurmayları arasında farklı özelliklere sahip kişileri bulundurmasıdır. Sözü, Başbakan’ın “siyasi günlük”ünü tutan Yalçın Akdoğan’a getirmek istiyorum. Nabi Bey’i de, Yalçın’ı da nerdeyse 25 yıldır tanırım. Birbirlerinden farklı özelliklere sahiptirler. Örneğin Yalçın, daha çok “güvenlik”, “Kürt sorunu” gibi “sert” konulara ilgi gösterir. Eğer yeni dönemde Erdoğan “Kürt açılımı”nı devam ettirmek isterse Akdoğan’ın öne çıkması şaşırtıcı olmayacaktır.


Sezgin Tanrıkulu: Kürt sorunu demişken Sezgin Tanrıkulu’ndan söz etmemek olmaz. Güneydoğu’da insan hakları ve sivil toplum mücadelesinin önde gelen isimlerinden olan Sezgin’in gecikmeli de olsa CHP’ye girmesi ve genel başkan yardımcısı olması kuşkusuz pozitif bir olaydır. Tıpkı Meclis’e girecek olması gibi. Fakat daha şimdiden Diyarbakır’dan aday olmadığı için epey hırpalanan Sezgin’in, seçilmeleri kesin olan Ergenekon sanıklarıyla aynı grup altında bulunmanın sorunlarını nasıl aşacağını kestiremiyorum.


Altan Tan: Kürt sorunundan bu kadar söz etmişken Altan Tan’a da selam vermek şart. Sanılanın aksine muhafazakâr bir aileden gelmemesine rağmen genç yaşta İslamcı düşünceyle tanışan Altan Tan, 1991 seçimlerinde Alparslan Türkeş’in MÇP’siyle ittifak yaptığı için RP’den ayrıldıktan sonra farklı oluşumlarla birlikte siyaset yaptı. Bütün bu süre zarfında hep Kürt sorununun çözümüne odaklandı. Altan’ın, 2009 yerel seçimlerinde AKP’nin Diyarbakır adayı olarak adı geçmişti, ama olmadı. Onun BDP desteğiyle TBMM’ye girecek olması, bu hareketin İslam dini ve dindarlarla arasındaki mesafeyi kapatma arayışının da açık bir delilidir.


Mehmet Metiner: Altan’la beni yıllar önce Mehmet Metiner tanıştırmıştı. Bu iki eski dostun televizyon ekranlarında birbirlerine karşı yürüttükleri yıpratıcı savaşın artık kabak tadı verdiğini sanırım yalnız ben düşünmüyorum. 1980 ortalarında radikal İslamcılığın en kaydadeğer dergisi olan Girişim’i bir grup arkadaşıyla çıkartmış olan Metiner, İslami hareketin Kürt sorunuyla yüzleşmesinde de epey etkili olmuştu. Yeni dönemde AKP’nin Kürt politikasında öne çıkartacağı isimlerden biri herhalde Metiner olur, fakat BDP çevrelerinin kendisine tepkili olması nedeniyle bazı yeni sorunlar yaşanması da ihtimal dahilindedir.


Yarın: Sırrı Süreyya Önder, Binnaz Toprak, Ertuğrul Kürkçü ve diğerleri


DİĞER YENİ YAZILAR