Erdoğan-Baykal görüşmesini beklerken

Haberin Devamı

Ankara kulislerinde şu iki soru peş peşe soruluyor:

1) Başbakan Erdoğan ile CHP Lideri Baykal buluşur mu?

2) Buluşurlarsa bundan bir şey çıkar mı?

Birinci sorunun cevabının “evet” olacağı anlaşılıyor. Zira Erdoğan, dün partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada Baykal’ın cevabi mektubuna olabildiğince pozitif anlamlar yükledi; görüşmenin kayda alınması önerisi gibi pürüz çıkartacağı kesin ayrıntıları teğet geçip randevu vermiş olduğu için CHP liderine teşekkür etti. Kısacası, Erdoğan’ın öncelikli hedefinin bu görüşmeyi, şu ya da bu şekilde gerçekleştirmek olduğu anlaşılıyor. Baykal da, her ne kadar Erdoğan’ı ve hükümeti eleştirip sıkıştırmaya devam etse de buluşmayı oldurmayacak söz ve davranışlardan uzak durmaya özen gösteriyor.

Peki bu buluşmadan ne sonuç çıkabilir? Gerek AKP, gerek CHP saflarında ve üçüncü şahıslarda kötümser tahminlerin ağır bastığı ortada. AKP’liler, Baykal’ın esas amacının üzüm yemek değil bağcı dövmek olmasından kaygılanıyor; CHP’lilerse hükümetin bir oldubittiyle kendilerini Kürt açılımı sürecine dahil etmesinden.

Her iki kaygının da haklı nedenleri muhakkak var, fakat her iki kanat da söz konusu süreçte mutlak bir şekilde birlikte hareket etmeseler bile kısmi işbirliğine gitmek zorundalar. Çünkü AKP’nin tek başına DTP ile -ki onun da bir aşamadan sonra destekten çok köstek olduğu ortada- açılımda başarılı olabilmesi çok zor, CHP üzerinden kentli orta sınıfları da bir ölçüde yanına alıp MHP’yi iyice yalnızlaştırmaya çalışmaktan başka çaresi gözükmüyor.

Ne içinde ne dışında

Yıllardır Kürt sorununun çözümü konusunda siyasi partiler arasında en özgürlükçü ve iddialı politikaları seslendirmiş olan CHP ise, bu soruna bakışta MHP ile yarışıyor görüntüsünden bir an önce sıyrılmak zorunda çünkü tabanının bir bölümü bu sırada katı bir Türk nilliyetçiliğine doğru evrilirken, hatırı sayılır bir bölümünü kendisinden uzaklaştırabilir.

Sonuçta bu görüşmeden kısa vadede pek bir sonuç çıkmasının zor solduğunu düşünmekle birlikte, orta ve uzun vadede iktidar ve ana muhalefet partilerinin Kürt sorununun çözümü konusunda bazı ortak adımları atabileceği kanısındayım. Kuşkusuz CHP bu süreçte AKP’nin partneri gibi bir görüntü vermek istemeyecektir, fakat Erdoğan’ın, Baykal’ın çizmiş olduğu kırmızı çizgileri pek zorlamaması durumunda -ki bu ihtimali hiç yabana atmayalım- CHP’nin hükümetin getireceği bazı önerileri kesinlikle reddedeceğini iddia etmek insafsızlık olur. Özetle, CHP’nin bu sürecin ne tam içinde ne tam dışında olmayacağını söyleyebiliriz.

MHP faktörü

Bu noktada MHP faktörünü de sorgulamak şart. Dün MHP Lideri Bahçeli, kestirmeden Baykal’ı AKP ile suç ortağı olarak ilan etti. Acaba Bahçeli CHP’yi AKP saflarına iterek açılıma karşı çıkmanın -eğer varsa- siyasi rantını tek başına devşirmek mi istiyor? Yoksa CHP’yi daha yolun başında bu kadar sert eleştirerek ana muhalefetin iktidarla birlikte hareket etme ihtimalini baştan bozmayı mı hesaplıyor? Gerçekten zor bir soru. Her iki ihtimal de gçerli olabilir, fakat hangisi olursa olsun, MHP’nin ve liderinin bu açılım sürecinden “mutlak olarak kârlı” çıkacakları yolundaki değerlendirmeleri abartılı bulduğumu söylemeliyim. Eğer, hele PKK’nın silah bırakması sağlanırsa bütün bunlar MHP’nin kayıp hanesine yazılacaktır.

Görüldüğü kadarıyla Kürt açılımının sahici startı haftaya verilecek. Hareketli, bol sürprizli ve gerilimli günlere hazır olalım.

DİĞER YENİ YAZILAR