Kısa adı “Ekopolitik” olan Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği belli bir süredir “Türkiye’nin Büyük Çatısı” adını verdikleri bir proje kapsamında peş peşe toplantılar düzenliyor. Dünyaca ünlü çatışma çözümü uzmanı Prof. Vamık Volkan’ın rehberliğinde yürütülen bu çalışmaların temel amacının Kürt sorunu etrafında ortak bir dil, diyalog ve tartışma zemini yaratmak olarak özetleyebiliriz. Bildiğim kadarıyla Ekoplotik’in temelini oluşturan kişiler, bu tür inisiyatiflerin çoğunda karşımıza çıktığının aksine sol değil, sağ siyasi geleneğe daha yakınlar. Belki de bu nedenle toplantılarına sadece Kürt ve sol siyasi hareketlerde öne çıkmış siyasetçiler ve aydınlar değil Türk milliyetçiliğinin aşina birtakım isimler de katılıyor.
Hoyrat bir uygulama
Ekopolitik İstanbul ağırlıklı çalışıyor ancak Mersin ve Hakkari’de de iki ayrı toplantı gerçekleştirmişer. İşte dün Mersin ve Hakkari toplantılarının yerel katılımcılarıyla İstanbul ve Ankara’da yaşayan farklı siyasi görüşlerden bir grup aydın İstanbul Beykoz’da, yine Prof. Volkan’ın yönetiminde bir araya geldiler. Maalesef bir bölümünü izlediğim bu toplantının son derece ufuk açıcı ve Türkiye’nin giderek daha ciddi bir hal alan “barış içinde birarada yaşama” sorununun çözümü konusunda hayli faydalı olduğunu söyleyebilirim.
Toplantı öncesi sohbetler ve toplantı sırasında doğal olarak İnegöl, Hatay gibi bölgelerde yaşanan son çatışmalar da gündeme geldi. Bu sorunların kaynağının ne olduğu konusunda Hakkari’den gelen bir işadamı çok hayati bir noktaya işaret etti: Zorunlu göç. Gerçekten de çatışmaların hayli yoğun olduğu dönemlerde gerek askeri, gerekse sivil yetkililer, PKK’ya bilerek veya zorla yardım ettiklerini düşündükleri köyleri zorla boşaltmışlardı. Köylülerin önemli bir bölümünün taşındıkları bölgedeki ilçe ve il merkezleri alabildiğine şişerken, diğer bir bölümü Batı bölgelerindeki zaten varolan gecekondulaşmayı daha da şiddetlendirmişlerdi. Tabii bu zorunlu göçün bir diğer boyutu da, yine bölgede devletle işbirliği içindeki bazı aşiretlerin, bulundukları yerlerdeki askeri birliklerin şu ya da bu şekilde taşınması durumunda köylerini terk etmek zorunda kalmalarıdır. Fakat korucu aşiretlerin küçük bir kısmı topraklarını terk etmek zorunda kalırken, önemli bir bölümünün, boşaltılan köylerin bazı imkanlarını gasp etmiş olduklarını da unutmamalıyız.
İki boyutlu sorun
Evet, çok da uzun olmayan bir süre önce “çözüm” olarak görülen ve hoyratça uygulamaya konulan “zorunlu göç” bugün Kürt sorununun her zamankinden daha tehlikeli boyutlarda seyretmesinin temel nedenlerinden biridir. Şöyle ki, yıllar önce köylerinden kopartılan ve böylece daha da yoksullaşan ailelerin çocukları günümüzde Güneydoğu sokaklarında, Kürt siyasi hareketinin temsilcilerinin bile denetlemekte zorluk çektikleri bir isyan potansiyelini temsil ediyorlar. Öte yandan Batı’ya göç etmek zorunda kalan Kürtler de, bu bölgelerde zaten tırmanma eğilimindeki ayrımcılığı daha da ateşliyor ve giderek artan sıklıklarda linç girişimlerinin muhatabı olabiliyorlar. Dün sorunun çözümü için Kürtlerin bir bölümünün zorla da olsa topraklarından edilmelerini onaylayan, en azından sessiz kalan, görmezden gelen kesimlerin, bugün yine sözümona “çözüm” için aynı kişilerin zorla da olsa topraklarına döndürülmelerini istemeleri akıl alır gibi değil.
Dünün “zorunlu göç” yanlıları bugün “zorunlu geri göç” istiyor
Haberin Devamı