Dün Meclis’te sanki bir maç izledim. Kamuoyunda “Şike Yasası” diye bilinen “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun” etrafında dönen bir maç. Düne kadar Meclis’teki dört partinin de son düzenlemeye onay verdiğini sanıyordum, halbuki BDP başta tereddüt ettikten sonra muhalefet etmiş.
Önce MHP Lideri Bahçeli’yi dinledim. Bahçeli vetodan son derece rahatsızdı. Onun “Veto kararıyla iddianamenin kamuoyuna açıklanması arasındaki yakınlık manidardır ve başka hesapların devrede olduğuyla ilgili kuşkularımızı da kuvvetlendirmektedir” sözünün altını çizdim. MHP, yasanın Köşk’e aynen iadesinden yanaydı, yani maç 1-0’dı.
Ardından BDP Grubu’nda Selahattin Demirtaş’ı dinledim. Demirtaş, dolaylı da olsa Gül’ün vetosuna destek verdi. O da tıpkı Bahçeli gibi, ama kuşkusuz tam ters bir açıdan “işin içinde bazı hesaplar” olduğunu ileri sürdü. KCK Davası nedeniyle özel yetkili mahkemelere yönelik sert eleştiriler yönelten Demirtaş’ın şike konusunda savcıları “sonuna kadar” gitmeye davet etmesi ilginçti. BDP’nin düzenlemeye karşı çıkmayı sürdüreceği anlaşılınca maçta beraberlik de sağlanmış oldu: 1-1.
Başbakan’ın rahatsızlığı nedeniyle AKP; Gürsel Tekin’in annesinin cenazesi nedeniyle (Heyrat Tekin’e Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim) CHP grupları toplanmadı. Fakat CHP’nin de tıpkı MHP gibi yasanın aynen Köşk’e yollanmasından yana olduğunu öğrenmiştik. Böylece yine yeni düzenleme öne geçmiş oldu: 2-1.
Tabii en çok iktidar partisinin vetoya karşı nasıl bir tavır alacağı merak ediliyordu. Önceki gün AKP Grup Başkanvekili Mehmet Elitaş “aynen iade” yolunda görüş belirtmiş ama bunun ne derece bağlayıcı olduğu anlaşılamamıştı. Bülent Arınç’ın da Gül’e destek veren çıkışı nedeniyle Erdoğan’ın devreye girip, Gül’ün kaygılarını belli ölçülerde giderecek düzenlemeler yapılmasını isteyeceği yolunda beklentiler vardı. AKP’nin geri adım atması halinde durum 2-2 olacak, bu da “aynen iade” seçeneğini devre dışı bırakacaktı. Fakat dün diğer başkanvekili Nurettin Canikli de “aynen iade” yönünde açıklama yapınca AKP’nin tavrı da netleşmiş oldu. Sonuçta Meclis’teki maç 3-1 yeni düzenleme lehine sonuçlandı.
Cemaat faktörü
Ancak maç kolay kolay bitmeyeceğe benziyor. Öncelikle “aynen iade” halinde Cumhurbaşkanı’nın ne yapacağını bekleyeceğiz. Gül vetosunda ısrar etmeyebileceği gibi yeni düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne de taşıyabilir. Dolayısıyla maç devam edecektir. Böylesi bir durumun, her ne kadar tarihi bile daha netleşmemiş olsa da, çok daha büyük bir maçın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öncesinde ilk ciddi kriz olarak tarihe geçeceği açıktır.
Olayın bir de “toplumsal” boyutu var. Toplumun, şike zanlılarının en sert şekilde cezalandırılmasını isteyenler ve bu olayda çok fazla acımasız olunmamasını savunanlar diye ikiye ayrıldığını görüyoruz. Üç siyasi parti, herhalde ikinci grubun çoğunlukta olduğunu düşünüyor ki yeni düzenlemede ısrar ediyorlar.
Bu arada, son dönemde ülkedeki kritik birçok olayda olduğu gibi bu yasada da bir “Cemaat faktörü” bulunduğuna, hatta bunun belirleyici olduğuna inananlar var. Her ne kadar Fethullah Gülen cemaatine yakın medyada yeni düzenlemeye karşı çok sert yayınlar yapılmış olsa da Gül’ün kararında bunların en fazla “etkileyici” olduğunu, “belirleyici” olmadığını düşünüyorum.
Öte yandan, Gülen cemaatinin, “Meclis’in ezici bir çoğunluğunun kabul ettiği bir düzenlemeyi geri çeviren güç” imajından hoşlanıp hoşlanmadığından emin değilim. İçlerinde bunun cazip olmakla birlikte son derece riskli bir algı olduğunu fark edenler herhalde vardır. Şike olayından, “Cemaat ile hükümetin arası açılıyor” tezlerini güçlendirmek için istifade etmeye çalışanlara da kuşkuyla yaklaştığımı söylemek isterim. Tabii bu arada şike olayında BDP ile Gülen hareketinin benzer pozisyonlara sahip olmasını da kaderin bir cilvesi olarak not etmek lazım.
Derbilerin eski tadı yok
Bu akşam Fenerbahçe maçını, her zaman olduğu gibi Galatasaray Lisesi’nden arkadaşlarımla tribünden izleyeceğim. Ama çok kişinin de söylediği gibi, bu şike olayıyla birlikte ligin tadı kaçtı. Fenerbahçe derbisi bile pek fazla heyecan yaratmıyor. Nasıl yaratsın ki! Bugünkü maçın sonucu ne olursa olsun, yarın federasyon küme düşürme kararı alırsa birçok maç gibi bugünkü derbi de boşuna yapılmış olacak.
Arkadaşlarımdan bazıları şike olayında adı geçen takımların, tabii Fenerbahçe başta olmak üzere düşürülmesinden yana, ama benim gibi bazıları da, bunun aşırı bir cezalandırılma olduğunu düşünüyor.
Zaten bu saatten sonra federasyon ne karar alırsa alsın, kimseyi memnun etmesi mümkün olmayacak. Olan Türk futboluna olacak.