Söz verdiğimiz gibi İstanbul Kazlıçeşme’de önceki gün CHP, dün de AKP’nin düzenlediği mitingleri kıyaslamaya kuşkusuz önce partilerin topladığı kalabalıkla başlamamız gerekir. Her miting sırasında kaç kişinin toplandığı yolunda spekülasyonlar yapılır ve birbiriyle alakasız sayılar havada uçuşur. Şahsen çok seçim mitingi izlemiş olmama rağmen sayı tahmini yapmamaya dikkat ederim. Bununla bilikte ne önceki gün CHP’nin, ne de dün AKP’nin 1 miyon kişiyi toplamış olduğunu sanmıyorum. Kimin kaç kişiyi toplamış olduğunu bilmem ama AKP’nin mitinginin daha kalabalık olduğunu tereddütsüz söyleyebilirim. Her iki parti taraftarları da rakiplerinin “taşıma” yoluna gittiğini ileri sürer. Bunu kontrol etme imkanımız yok ancak hafta sonunda, güneşli bir havada saatlerce bu alanı doldurmak için hakikaten o parti ve o lidere inanmak gerekir. Dolayısıyla toplanan o kalabalıkların hepsini partilerin başarı hanesine kaydetmemiz gerekiyor.
AKP mitinginin daha kalabalık olmasının bir dizi nedeni var. Her şeyden önce iktidar partisi defalarca Kazlıçeşme’de miting düzenledi, yani “patenti onda” diyebiliriz. Buna rağmen CHP’nin AKP’den bir gün önce, aynı yerde ilk kez miting düzenlemesi büyük bir riskti ve dün de yazdığımız gibi bunun altından kalkmasını bildi. Anladığım kadarıyla CHP’nin Kazlıçeşme mitinginin başarılı geçmesi AKP’liler için bir doping işlevi görmüş, onların motivasyonlarını daha da artırmış.
CHP yakın takipte
Dün sohbet etme imkanı bulduğum çok sayıda, değişik kademeden AKP’linin, CHP’yi ve özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nu tam anlamıyla “yakın takip”e almış olduklarını gördüm. Birçoğu CHP’ye Kılıçdaroğlu aşısının tutmuş olduğunu, Kazlıçeşme mitingi gibi örneklerin temelinde Kılıçdaroğlu’nun yarattığı rüzgarın bulunduğunu ifade ettiler. Başbakan Erdoğan’ın her zaman olduğu gibi dün de esas olarak CHP’nin yeni liderini hedef tahtasına oturtmuş olmasını bu nedenle yadırgamamak gerekiyor.
Tekrar iki mitingin kıyaslamasına dönecek olursak, kimi zamana ortak, kimi zaman farklı açılardan olmakla birlikte her iki mitingin de son derece başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kimileri bu tespitimle “ne şiş yansın ne kebap” dediğimi ileri sürebilir. O takdirde yanılmış olurlar. Kazlıçeşme’de peşpeşe düzenlenen bu iki miting bize uzun süreden sonra belki de ilk kez bir seçimlerde iki parti arasında çok çetin bir çekişmenin yaşandığını ve bu çekişmenin kalbinin de İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde attığını gösterdi.
Kampanyanın tadı tuzu
CHP’nin yaptığı atılımın temelinde, partinin tepeden tırnağa yenilenmesi, Kılıçdaroğlu’nun kısa sürede bir lider olarak sivrilmesi, ana muhalefet partisinin ideolojik temelli itirazlar yerine somut projeleri öne çıkartması gibi husular var.
Ya AKP bunca yıllık iktidarına rağmen neden hâlâ bazılarının beklediği yıpranmayı yaşamıyor. Bunun birinci nedeni hiç tereddütsüz Erdoğan’ın kendisidir. Örneğin dün Kazlıçeşme’de onun AKP için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gördük. İkinci olarak halkın hatırı sayılır bir bölümünün AKP icraatından memnun olduğu anlaşılıyor. Son olarak, Erdoğan’ın bu seçim kampanyası döneminde, öncekilere kıyasla daha fazla öne çıkardığı “din” faktörünü göz önüne almamız gerekiyor.
Bitirirken, tatsız, tuzsuz, hayli seviyesiz geçen seçim kampanyasının Kazlıçeşme dönemeci geçilirken ilginçleştiğini vurgulamak istiyorum. Diğer bir deyişle, iki gün burada saatlerce, birbirinden epey farklı iki atmosferi solumuş ve epey yorulmuş olmaktan hiç de pişman değilim.
CHP mitingi AKP’ye doping etkisi yapmış
Haberin Devamı