Çarşaf liste-blok liste tartışmasını bir kenara bırakırsak (ki onun da çok gerilimli geçtiği söylenemez) Cumartesi günü yapılacak olan CHP Kurultayı’nın pek bir heyecan yaratmadığını söyleyebiliriz. Fazla heyecan yaratmasa bile CHP örgütü ve tabanının, hatta bu partiye bir şekilde oy verebilecek olan kesimlerin, bu kurultaydan beklentilerinin hayli yüksek olduğu da aşikâr. Beklentileri uzun uzun açıp tartışmanın gereği yok, bunları özetlemek için şu cümle yeterli: CHP’ye sempati ve ilgiyle yaklaşan kişi ve kesimler, bu kurultayın ardından söz konusu partinin artık “kendi içine” değil “dışarı”ya, “geri”ye değil “ileri”ye bakmasını ve sahici bir iktidar alternatifi olduğunu gösterebilmesini istiyor.
Peki bu kurultayın ardından CHP bu misyonu üstlenip layıkıyla yerine getirebilir mi? Bu sorunun cevabı, “İmkansız olmasa da çok ama çok zor” olacaktır. Fakat çok yakın zamanda genel seçimler gibi son derece kritik bir eşiğin aşılması gerektiği için CHP’nin önündeki zorluklar katlanarak artıyor.
Kürt politikası
Parti içi dengelere bakacak olursak: Heyecanın düşük olmasının en temel nedeni Kemal Kılıçdaroğlu’na çok geniş bir kredi verilmiş olmasıdır. Önder Sav’ın liste işlerine karışmayacağını açıklaması, Deniz Baykal’ın “çarşaf liste” ısrarının fazla yankı bulmaması bu kurultayda Kılıçdaroğlu’nun elinin epey güçlü olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte onun ekibini oluştururken parti içi dengeleri gözetmemesi asla söz konusu olamaz. Bu bağlamda listesine Baykal ve Sav’a yakın olarak bilinen ama fazla sivri olmayan isimleri alacağı yönündeki haberlerin doğru çıkma ihtimali çok yüksek. Kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun “rakip kanatlardan” alacağı isimler ilgi uyandıracaktır ancak beni en çok “dışardan” kimleri Parti Meclisi’ne ve belki de Merkez Yürütme Kurulu’na taşıyacağı ilgilendiriyor. Bir önceki kurultayda PM’ye sokulan yeni isimlerin büyük kısmı, en azından benim için, büyük bir hayal kırıklığıydı. Bakalım bu sefer “tam isabet” diyeceğimiz kimlerle karşılaşacağız. Ortada dolanan çok isim var ancak şimdilik sadece biri için görüşümü beyan etmek isterim: Diyarbakır Barosu’nun eski başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun vitrinde yer alması, ama sadece “süs öğesi” olarak kullanılmayıp CHP’nin Kürt politikasının şekillenmesinde fonksiyonel kılınması bu partide olumlu anlamda çok şeyleri değiştirebilir. Tabii ki CHP’nin Kürt konusunda yaşaması gereken köklü değişikliğin altından tek bir kişinin kalkması mümkün olamaz ancak Tanrıkulu’nu öne çıkartacak bir yaklaşımdan pekala umutlanabiliriz.
İktidara alternatif olabilir mi?
CHP’nin iç sorunları bu kurultayı atlatmakla sona ereceğe benzemiyor. Bu partiyi en yakından tanıyan gazetecilerden Türey Köse’nin de altını çizdiği gibi, uzun yıllar “muhalefete mahkum” olan bu partide örgüt içi hesapların çoğu milletvekili olmaya odaklanıyor. Dolayısıyla kurultayın hemen ardından milletvekili listelerinin nasıl hazırlanacağı, diğer bir deyişle merkez yoklaması-ön seçim tartışması yaşayacağa benzeriz. İşte o tartışma, bugünkü blok liste-çarşaf liste tartışmasından çok daha heyecanlı, sert ve “kanlı” geçmeye aday.
CHP’nin yıllardır mahkum olduğu iktidar mücadelesini kendi içinde verme döngüsünden ancak ülkeyi yönetmeye ciddi bir şekilde talip olması ve en azından kendi örgüt ve tabanını bu konuda ikna etmesiyle kurtulabilir.
Cumartesi günü kurultay salonunda bu “iktidara yürüyüş” iddiasının elle tutulur işaretlerini görebilecek miyiz? Fazla spekülasyona gerek yok, şunun şurasında iki gün kaldı.
CHP kurultayından ne çıkar?
Haberin Devamı