Günlerdir (IŞ)İD, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin karşısına denk gelen Suriye’nin Kobani kentini ele geçirmek için uğraşıyor. Bilindiği gibi, PKK çizgisindeki PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi) inisiyatifiyle, Suriye’de Kürtlerin çoğunlukta olduğu “Rojava” diye adlandırılan bölgede kanton sistemine geçilmişti. Bunun ilham kaynağı Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği “demokratik özerklik.” Rojava’nın batısında Afrin, doğusunda Cizire, bu ikisinin arasındaki bölgedeyse Kobani kantonu yer alıyor.
Kobani, diğer kantonlar arasındaki irtibatı sağladığı için Kürtler açısından son derece önemli. Öte yandan Kobani, Suriye’deki ana karargahı olan Rakka kentine çok yakın olduğu ve denetlediği birçok bölgenin tam ortasında yer aldığı için (IŞ)İD’in gözünde de stratejik açıdan öncelikli bir hedef.
Kobani’de günlerdir süren ve her iki tarafın da ağır kayıplar verdiği söylenen savaş birçok bölgesel ve küresel aktör için bir sınav niteliğinde. Bazılarına göz atacak olursak:
Washington: Birçok bölgesel müttefikinin baskılarına rağmen Suriye’de Esad rejimine karşı askeri müdahale yoluna gitmeyen, Irak’ta Musul ile çevresindeki Sünnilerin çoğunlukta olduğu birçok yerleşim biriminin (IŞ)İD denetimine geçmesine sessiz kalan Amerikan yönetimi, sıra Erbil’e, yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (KBY) geldiğinde hızlı bir şekilde devreye girdi. Ardından Başkan Obama (IŞ)İD’e karşı uluslararası bir koalisyon oluşturdu. Bu çerçevede sadece Irak değil Suriye’de de (IŞ)İD’e karşı yerel güçlerin desteklenmesi kararı alındı. Bu açıdan bakıldığında (IŞ)İD’in ağır silahlarına karşı koymada zorluk çeken Kobanililere koalisyonun destek vermesi beklenebilir. Ancak şu ana kadar ne Kobani’yi üç koldan kuşatan (IŞ)İD mevzilerine karşı hava saldırısı oldu, ne de onlarla savaşan güçlere silah yardımı yapıldı.
Ankara: Washington’un Kobani’ye müdahalede tereddüdünün bir nedeni de Ankara olsa gerek. Zira AKP hükümeti Suriye’de PKK çizgisindeki PYD’nin güçlü bir şekilde ortaya çıkmasından hep rahatsız oldu, onu dışladı ve etkisini sınırlamaya çalıştı. Fakat gerek (IŞ)İD’in öncelikli tehdit olarak ortaya çıkması, gerekse başından beri destek olduğu Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) yakın zamanda Kobani’de YPG ile ittifaka gitmiş olması nedeniyle Ankara’nın tavrı bu sefer değişebilir. Bu sayede, “gönüllüler koalisyonu”nun dışında kalmanın (IŞ)İD’e destek vermek anlamına gelmediği de kanıtlanmış, bu yoldaki iddialar da tekzip edilmiş olur. Son olarak, (IŞ)İD’in Kobani’deki savaşta üstün gelmesi halinde Türkiye’ye yönelik yeni bir (Kürt) mülteci dalgası olması kaçınılmazdır.
Erbil: KBY, diğer Kürt gruplarına baskı uyguladığını ileri sürdüğü PYD’nin Rojava’da inisiyatifi ele geçirmesinden hiç memnun olmadı. Buna bağlı olarak Rovaja’dan gelen yardım ve işbirliği çağrılarına kulak kapattı ve hep mesafeli davrandı. Ne var ki (IŞ)İD’in Şengal’i ele geçirmesinin ardından dağa kaçan Ezidilere ilk yardımın Rojava’dan, YPG’den gelmesi; yine (IŞ)İD’e karşı Mahmur’da YPG’nin kardeş örgütü HPG’nin peşmergelerle birlikte savaşması buzları bir ölçüde eritti. Yine de önceliği kendi topraklarını (IŞ)İD’den korumak ve kaybettiklerini de geri almak olan Erbil yönetiminin Kobani konusunda çok fazla bir şey yapabileceğini düşünmek gerçekçi olmaz.
PKK: Rojava bir süredir Öcalan’ın “demokratik özerklik” modelinin laboratuarı işlevi görüyor. Ayrıca son günlerde Batı medyasında (IŞ)İD’e karşı en etkili mücadeleyi PKK’nın, özellikle de Suriye’de YPG’nin yürüttüğüne dair haber ve yorumlar çıkıyor. Dolayısıyla PKK Kobani’de, büyük ölçüde kendi başına çok ciddi bir sınav veriyor. Bu savaşın sonucu, sadece PKK’nın bölgesel güç olup olamayacağını değil, Rojava ve Suriye’nin, aynı zamanda da (IŞ)İD’in geleceğini belirleyecek.
(IŞ)İD: Bir süredir belli bir hareketlilik içinde olmayan (IŞ)İD, ABD liderliğindeki koalisyonun ilanının ardından ilk ciddi taarruzunu Kobani’ye karşı başlattı. Böyle yaparak koalisyonun reflekslerini sınadığını düşünebiliriz. Fakat esas sınavdan örgütün kendisinin geçtiği de muhakkak. Şöyle ki, (IŞ)İD, özellikle Musul’u ele geçirdikten sonra, (ağır) silah üstünlüğüyle düşmanlarını alt etmeye çalışıyor. Karşısındaysa, kendi topraklarını işgalci bir güce korumada kararlı bir halk ve onlara öncülük eden son derece tecrübeli ve örgütlü bir hareket var. Eğer (IŞ)İD Kobani’de bariz bir yenilgi alırsa bu, onun için bir tür sonun başlangıcı olabilir.
Zira Ortadoğu’da savaşlar sadece silah üstünlüğüyle kazanılmıyor.