AKP’nin kapatılma kararının erken ilanı

Haberin Devamı

Normal olarak beklenen şuydu: Anayasa Mahkemesi, CHP’nin türban düzenlemesiyle ilgili başvurusunu dünkü gibi, esastan kabul edecek, yani düzenlemeyi laikliğe aykırı bularak yok hükmünde sayacak; ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu kararı temel alarak AKP’ye kapatma davası açacaktı. Ancak Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya daha Yüce Mahkeme türbanı görüşmeye başlayamadan davayı açınca bütün hesaplar bozuldu.

Başlangıçta “yok hükmü” kararı çıkma olasılığı hep yüksekti. Ancak AKP davasında “üçüncü yol” tartışmalarına paralel olarak Mahkeme’nin türbanda da bir “ara formül” arayışına gideceği yolunda söylentiler Ankara kulislerinde yaygınlaştı. Deniyordu ki “üyelerin çoğu, AKP davası sürerken bu kadar sert ve 367 kararını andıracak şekilde yetkilerinin sınırlarını zorlayacak bir adım atmaktan kaçınacaklardır.”

“Ara formül” ise CHP başvurusunun yorumlu bir şekilde reddedilmesi olarak tarif ediliyordu. Yani Yüce Mahkeme “evet bu düzenlemelere bir itirazımız yok” diye karar alacak, ama gerekçelerinde “bu karar üniversitelerdeki türban yasağının kalktığı anlamına gelmez” diye aslında hiçbir şeyin değişmediğini vurgulayacaktı.

Siyasi sonuçlar

Ama olmadı. Mahkeme’nin 9 üyesi AKP, MHP ve DTP’li milletvekillerinin bu düzenlemeyle laikliğe aykırı hareket ettiklerine karar verdi. Bu kararın rejim için tarihi bir öneme sahip olduğu açıktır. Kararın hukuki boyutunu tartışmayı konunun uzmanlarına bırakarak muhtemel siyasi sonuçlarına bakacak olursak:

1) Türban yasağının çok uzun bir süre için kaldırılma ihtimali kesin bir şekilde rafa kaldırılmış oldu;

2) Her ne kadar denemeyeceğini söylemiş olsa da, AKP’nin siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak bazı Anayasa değişikliklerine gitme şansı tamamen elinden alınmış oldu;

3) Mahkeme’nin AKP hakkındaki kararı da büyük ölçüde netleşmiş oldu.

Kimileri Mahkeme’nin türban kararının AKP davasına hiçbir etkisi olmayacağını söylerken kimileri tam tersini iddia ediyordu. Dava açıldığı andan itibaren AKP’nin kapatılma ihtimalini “yüzde 100” olarak gördüğüm için birinci grupta yer alıyordum. Bununla birlikte “yok hükmünde” kararının AKP’nin kapatılmasının “erken ilanı” olacağını söylüyordum.

Muhalefet yargıya havale

Anayasa Mahkemesi türban düzenlemesini iptal etti, yakında muhtemelen AKP’yi de kapatacak ancak Türkiye demokratik bir ülke olma iddiasını koruyacaksa parlamenter sistem devam edecek. Nitekim AKP lideri Erdoğan sürekli olarak “yola devam” edeceklerini söylüyor. Yani parti kapatılsa, o ve bazı arkadaşları yasaklı ilan edilse bile AKP’li milletvekilleri yeni partilerinde yine TBMM’de çoğunluğu oluşturacak, Erdoğan’ın işaret ettiği bir isimin başbakanlığında yine tek başlarına hükümet kuracaklar. Hatta Erdoğan ve diğer yasaklılar ilk fırsatta, bağımsız olarak yine TBMM’ye ve hatta hükümete girebilecekler.

Kısacası nasıl Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı AKP ve Erdoğan’a karşı sahici alternatifler çıkmasına katkıda bulunamadıysa; hatta tam tersine bunu engellediyse dünkü türban ve yarınki AKP kararlarının da benzer siyasi sonuçlara yol açacak olması kuvvetle muhtemeldir.

Bazıları “gerekirse yeni parti de kapatılır” diyeceklerdir. Doğru, bu ülkede parti kapatılmasına çok alıştık. Ancak muhalefet görevini yargı organlarına havale ederek cumhuriyet, laiklik ve demokrasinin korunamadığını da bir an önce görmek gerekiyor.

Son olarak: AKP-MHP türban düzenlemesinin bu yasağı kaldırmasının hiçbir şekilde mümkün olmadığını; böylelikle sorunun çözülmeyip tam tersine daha da derinleşeceğini ve başörtülü öğrencilerin yine hayal kırıklığına uğrayacağını defalarca yazmış biri olarak iktidar partisinin beceriksizlik ve öngörüsüzlüğünün faturasının bir kez daha esas olarak başörtülü öğrencilere ödetiliyor olması çok üzüntü verici.

DİĞER YENİ YAZILAR