Pazar akşamı, bir süreliğine uğradığım bir brasserie’de; Bodrum’un en ünlü otellerinden birinin işletmecisi arkadaşımı görüyorum...
Bir süre önce Miami’den geldiğini ve seyahatin çok güzel geçtiğini söylüyor...
***
Ben de ona Paris’te çok güzel günler geçirdiğimi söylüyorum...
-“Ama...” diyorum...
-“Bu sömestr için çocuklarla gitmeyi planladığım Los Angeles seyahatini iptal etmeyi düşünüyorum...”
-“Niye?..” diyor...
-“Çünkü...” diyorum...
-“Çocuklarla uçağa bineceğiz 13 saat gideceğiz... Los Angeles’a indiğimizde havaalanında bir sürü soru başlayacak...
Hadi onu Türk Hava Yolları’nın oradaki inanılmaz katkılarıyla hallettik...
Bu sefer dönüş yolunda onu çıkar bunu çıkar, bütün bavulları dök... Yeniden topla... Ayakkabı çıkar... Kemer çıkar... Olmadı bilgisayarı yeniden çıkar...
Sonra da ne olacağını bilemediğim bir süre şey...
Bunları her seyahatte yapıyorduk... Ama şimdi bir fark var... Yine ve yeniden potansiyel terörist muamelesine maruz kalacağız... Pasaport ve kimlik bu uygulamayı beraberinde getirebilir... Çocuklarla bir daha bunu çekmek hiç işime gelmiyor... Ne için?..”
***
-“Paranla rezil olacağını söylüyorsun...” diyor...
Yanımızda bulunan ünlü mimar arkadaşımıza dönüyor...
-“İşi biliyor...” diyor;
-“Niye çeksin ki bunu?...”
***
Terör;
İnsanları...
Halkları...
Coğrafyaları...
Ve mesafeleri artırıyor...
Oysa her yıl çocuklarla bilgilerini, görgülerini, kültürlerini ve anılarını zenginleştirsinler diye Los Angeles’a, Paris’e, Londra’ya ve bir sürü yere gitmeyi planlıyorum...
Bu sene de bütün hazırlıkları yapmışken son anda “soru işaretleri” kafamda beliriyor...
***
“Çıkacak sorunlara değer mi?..” sorusu kafamı kurcalıyor...
Bu soruyu milyonlarca turistin de benim gibi soracağından adım gibi eminim...
O zaman terörün esas ürkütücü boyutu ortaya çıkıyor...
İnsanlar... Toplumlar...
Milletler...
Ülkeler arasındaki iletişimi kesiyor...
Mesafe artıyor...
***
Toplumlar birbirinden soyutlanıyor...
Birbirini ötekileştiriyor...
Yabancılaşıyor...
Kültürler iyice ayrışıyor...
*****
AVRUPA’YA VİZE ALMAK ZORLAŞIYOR...
Paris olaylarından sonra Avrupa’da Türk vatandaşları için yeni bir dönem başlıyor...
Avrupa ülkeleri Türk vatandaşları için uyguladıkları ortak Schengen vizesini “kaldırılabileceğini, her ülkenin kendi vizesini verebileceğini” söylüyorlar...
***
Bunun anlamı, Avrupa’ya çıkışların iki hatta üç kat zorlaşması demek...
Avrupa Birliği ülkelerine yapılacak seyahatlerde, herhangi bir Avrupa ülkesinden alacağınız vize; tüm Avrupa Birliği ülkelerini kapsıyor...
Bunun bugüne kadar tek istisnası İngiltere...
İngilizler ayrı vize istiyorlar...
***
Yeni durumda Avrupa Birliği güvenlik birimleri; “Türk vatandaşları hangi ülkeye ziyaret yapacaklarsa o ülkeden vize almaları” zorunluluğunu getirmeye çalışıyor...
Bu fiiliyatta büyük zorluklar çıkması demek... Yapılacak seyahatlerin yarı yarıya düşmesi demek...
***
Vize denilen şey; kolay bir şey değil...
Konsolosluklara başvuruyorsunuz;
Bir sürü belge istiyorlar...
Birçok bürokratik formaliteden geçiyorsunuz...
Bir seyahat için bunları göze almak, gittikçe gözünüzde büyüyor...
-“Aman kalsın” duygusu üzerinize çöküyor...
Avrupa ülkeleri; yeni vize uygulamaları başlatırlarsa, Türkiye oralardan iyice uzaklaşacak...
Bunun anlamı ve sonucu; gittikçe uzaklaşan Türkiye’yi hiç kazanamamak olacak...
Umurlarında mı onu da bilmiyorum...
*****
“NETANYAHU NEDEN ORADA?..”
İsrail Başbakanı Netanyahu Paris’te diğer liderlerle beraber yürüyor...
Cumhurbaşkanı ve Başbakan; Netanyahu’nun “Paris’te bulunmasını” eleştiriyorlar...
Siyasi olarak İsrail’in izlediği politikalar açısından eleştiri haklı olabilir...
Herkes kendi durduğu noktadan ve pozisyondan, karşı tarafı, terörle bağlantılı olduğunu düşündüğü müsebbipi suçlayabilir...
Böyle bir çıkış siyasi olarak normaldir...
***
Ancak gözden kaçan önemli bir nokta var İsrail Başbakanı’nın Paris’e gitmesini gerekçelendiren...
Paris saldırısı, Charlie Hebdo dergisine yapıldığından; gazeteci ve karikatüristler hedef alındığından, bir nokta gözlerden kaçtı...
***
Paris saldırılarında, Cezayir’li kardeşleri kurtarmak için, yapılan market saldırısı ve rehin alma olayı var...
O operasyonda saldırgan ölü olarak ele geçirilirken, rehineler de öldüler...
Markette ölen rehineler Musevi’ydiler...
Market Musevi kökenli Fransızların alışveriş ettiği bir Musevi marketiydi...
Siyasi olarak Netanyahu eleştirilebilir terörle ilgisi veya politikaları nedeniyle...
Ancak “Paris’te soydaşlarının öldüğünü düşünecek olursak”, yürüyüşe katılmasını “etnik dayanışma açısından anlaşılabilir” görürüz...
Bu Netanyahu’yu haklı çıkarmasa da...
Anlaşılabilir kılar..