Üç gün kaldı Oscar ödül törenlerine...
Oscar ödül töreninin havasına iyice giriyorum...
Ödül töreninin yapıldığı Dolby Theater’daki saatlerimi anlatan, yazılarıma dönüp bakıyorum dün...
***
Şöyle başlıyor o yazılardan ilki;
34 santim boyunda, 3 kilo 850 gram ağırlığındaydı heykelcik...
Altından yapılmıştı ve sahne arkasında dünya starlarına ayrılan küçük salondaki bir vitrinin camekanının içinde duruyordu...
***
Onu alanların heyecanı gözümün önüne gelmişti...
Ben de heyecanlanmıştım...
Uğruna tüm hayatlarını adadıkları bu heykelciği alırken, nasıl çocuklaştıklarını düşünmüştüm...
***
Dünyanın en ünlü starları, ne yapacaklarını ne söyleyeceklerini bilmez bir çocuk gibi havalara zıplıyor, uçuyor, gülüyor, ağlıyor ve ne yapacağını bilmez bir halde sahnede heykelciği bırakmamacasına tutuyorlardı...
BİSİKLETİYLE OSCAR ALMAYA GELEN ADAM(2)
1999 Oscar’ını almak üzere salona filmdeki bisikletiyle gelen Roberto Benigni’yi hatırladım...
La Vita e Bella...
Life is Beautiful...
Hayat Güzeldir...
***
Bir babanın çocuğuyla beraber gönderildiği bir Toplama Kampı’nda Nazi asker ve subaylarından küçük çocuğunu koruyabilmek için toplama kampını bir oyun gibi gösterdiği, oyunu geçerlerse büyük ödüle sahip olacaklarını söyleyerek “Nazi Toplama Kampı’ndan bir oyuncak çıkardığı” filmin adıydı Hayat Güzeldir...
***
Çocuklarla hayatın ve Türkiye’nin yarattığı ızdırabı en ağır yaşadığım günlerde, gözlerimin önünde hep o film ve sahneleri oynadı durdu...
***
Ne ki, yıllar önce seyrettiğim filmi bir daha seyretmeye gücüm yetmedi...
Ağlasam bile, gücümün seyretmeye yetmeyeceğinin farkındaydım...
***
Psikolojikman kaldıramayacağımı bildiğimden, filmi sadece hayalimde seyrettim defalarca...
BABA VE OĞLU; KRAMER VERSUS KRAMER... (3)
Birkaç yıl önce Los Angeles’a gidişimde, son öğleden sonramı Oscar töreninin yapıldığı Dolby Theater’a ayırdım...
***
Uçak için eşyalarımı hazırlayıp Los Angeles’tan ayrılmadan önce, ne yapıp edip Roberto Benigni’nin bisikletle Oscar almaya gittiği Dolby Theater’a gitmek istedim...
***
Sahneye çıktığımda, sanki Roberto Benigni bisikletle koltukların arasından bana doğru geliyordu...
Sahnede bir süre kaldım...
Evrene “içimden haykırdım...”
***
Sonunda bulunduğum boş koltukların çerçevelediği sahneye gelebildiğime şükrettim...
Sonra sahneyi terkedip, Oscar koridorunda yürümeye başladım...
***
Dustin Hoffman’la, Meryl Streep’in beraber Oscar aldığı unutulmaz enstantane, koridorun mütevazı bir köşesinde durmaktaydı...
***
Kramer versus Kramer 1979 Oscar’ını almıştı ve hayatımın dönüm noktası filmlerinden biriydi...
MASAMIN ÜZERİNDE DURAN HAYATIMI DEĞİŞTİREN 40 FİLM...(4)
Evimin çalışma salonundaki geniş sehpaya “hayatımı, dönemeç noktalarında etkileyen yaklaşık kırk filmi yan yana dizmiştim...”
***
Hepsini bir anda her baktığımda görebileyim diye...
***
Kendime o kahramanlardan, kahramanlar yarattığımı, onlarla aramdaki görünmez bağlardan, yaşam kıvılcımları çıkarttığımın farkındaydım...
***
Oscar ve sinema hayatımın görünmez duygusal zinciriydi...
***
Pazar akşamı, Dolby Theater; 88. Oscar törenleri için dolacak...
İzleyici koltuklarını aralarda bile dolu göstermek için tutulmuş özel personel olduğunu, o gün öğrenmiştim...
***
George Clooney’nin yanında, Angelina Jolie’nin bitişiğinde özel personel oturuyordu, eğer koltuğun sahibi arada dışarı çıkmış ve dönmemişse...
***
O görevli personele televizyon çekimleri esnasında bitişiklerinde oturdukları dünya starlarına “görmemişin oğlu gibi” bakmamaları öğretiliyordu...
***
Smokinli izleyici kılığındaki görevliler, her boş koltuğu anında dolduruyor, Oscar törenlerinin ihtişamına gölge düşmemesini sağlıyorlardı...
***
Kime gidecekti Oscar’lar bu yıl bilmiyordum... Benim kalbime gireceklerinin farkındaydım...
***
Akademiye üye ve oy hakkına sahip tam 5783 kişi oy veriyordu hangi filmin, aktörün, aktristin, yönetmenin Oscar’ı aldığını belirleyebilmek için...
***
Dünyanın en ünlü starı da olsa, Oscar’ı üç kez kazanan Meryl Streep dahi olsa, eğer Oscar töreni için aday değilse, o geceki davette, o koltuklarda oturamıyordu...
BENİM AFRİKAM (OUT OF AFRİCA)...(5)
1985 Oscar’ı gözümün önüne geldi...
Hayatımı ilk kez kökünden değiştiren o film...
Out Of Africa ya da “Benim Afrikam...”
***
Robert Redford ve Meryl Streep’in 11 dalda aday olan unutulmaz klasiği...
Hiçbir kadın tarafından sahip olunamayan kuş kadar özgür bir erkeğin hazin öyküsü...
AMADEUS MOZART...(6)
1984’ün 11 dalda aday filmi Amadeus... Wolfgang Amadeus Mozart’ın yok edilmeye çalışılan dehası... Hayatı ve celladı Salieri...
***
Hepimizin içinde bir parça Mozart, her içinde Mozart barındıranın da çevresinde bir Salieri vardı... Dolby Theater’da kendi Salieri’min silüetiyle de karşılaştım...
***
Ona hafiften bir selam verdim...
Sonra yürüdüm ve çıktım Dolby Theater’dan...
KARI KOCANIN OSCAR ÖDÜLÜ KAVGASI...(7)
İki kez evlendiler, boşandılar, sayısız kez ayrıldılar, tekrar beraber oldular... Liz Taylor’la Richard Burton’ın hayatlarından bir kesitin yer aldığı filmi izliyordum...
***
Karşılıklı kıskançlıklar sonucu, sayısız kez birbirinden ayrılan ünlü çift, bir seferinde kadın ve erkek oyuncu olarak ayrı ayrı Oscar’a aday oluyorlar...
***
Oscar töreninde birisi kazanır, diğeri kaybederse rezalet çıkar diye, törene ikisi birden katılmama kararı alıyorlar...
***
Onun yerine evlerinde yardımcıları ikisi için Oscar ödülünü sembolize eden heykelciklerin olduğu bir masa düzenliyorlar...
***
Karı koca birlikte töreni canlı izlerken, sofrada içip eğlensinler, birbirleriyle başbaşa kalarak Oscar heyecanını yaşasınlar diye...
***
Oscar’lar açıklanıyor...
Liz Taylor o gece kadın oyuncu Oscar’ını alıyor... Ancak sıra Richard Burton’ın aday olduğu en iyi erkek oyuncu kategorisine geldiğinde, Richard Burton Oscar’ı kazanamıyor...
***
Masadan öyle bir kalkışı ve odasına gidişi var ki Richard Burton’ın; hala gözümün önünde... Bir kadın ve bir erkek iki starın karı koca olsalar bile, birbirlerinin başarılarına karşı nasıl hazımsız ve kıskanç olduklarını gösteren dramatik bir sahne o tören gecesi sahnesi...
***
Richard Burton kaldıramıyor, kendisi alamazken, karısının Oscar almasını...
İçkiye vuruyor iyice... Sonraki günlerde skandal bir aşkla Liz Taylor’u aldatıyor...
***
Hayat; Oscar’ın içinden bile ağır dramını sahnelemekten geri kalmıyor...