Bir süre sonra,
Bir eli tutmakla bir ruhu
zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin...
***
Ve aşkın yaşlanmak
Birlikte olmanın da güvende
olmak anlamına gelmediğini öğrenirsin...
***
Ve öpücüklerin sözleşme...
Ve hediyelerin de vaat
olmadığını öğrenmeye
başlarsın...
***
Ve yenilgileri,
Başın dik ve gözlerin açık
karşılamaya başlarsın...
Bir çocuğun üzüntüsü ile değil,
bir yetişkinin zerafeti ile...
***
Ve her şeyi bugünü düşünerek
yapmayı da öğrenirsin...
Çünkü yarın ile ilgili her şey belirsizdir...
***
Bir süre sonra güneş ışığının
yakıcı olduğunu öğrenirsin
Eğer fazla maruz kalırsan...
***
Bu yüzden
Başka birisinin sana çiçek
getirmesini beklemeden,
Kendi bahçeni yarat ve kendi
ruhunu kendin süsle...
***
Ve göreceksin ki; dayanıklısın...
Ve kuvvetlisin...
Ve değerlisin...
Veronica A. Shaffstall
*****
YAVAŞ GİT; RUHUM YETİŞMİYOR...
Yavaş git
Ruhum yetişmiyor sana dedim
İçimden kopan yolcuya,
Dursaydı ağaçların gözyaşlarını dinletecektim
Ruhun sendeyse hala
Bir ağaca emanet et onu
Dünyaya yalnızca hayvanların
Ve ağaçların
itirazı var...
***
Zeytini dinledim beklemeyi öğrendim,
Akasyadan gitmeyi,
Vuslatı ceviz ağacından,
Ayrılığı limonun sözlerinden...
Aşkı nardan...
Ağaçlar komşumuzun eviydi...
Ruhumuz gülümsüyordu avlusundan...
*****
BAZEN SUSMAK GEREKİR...
Bazen uzaklaşmak gerekir
Yakınlaşmak için
Bazen hatırlamak gerekir
Hatırlanmak için
Bazen, anmak gerekir
Anılmak için
Bazen de susmak gerekir...
Duymak için...
Şemsi Tebrizi
*****
İSTANBUL DEYİNCE...
İstanbul deyince
aklıma martı gelir
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık yarısı kuş
İstanbul deyince
Aklıma bir masal gelir
Bir varmış,
Bir yokmuş
Bedri Rahmi Eyüboğlu
*****
BİLEMEZSİN...
Bilemezsin
Sana verecek bir armağanı
Ne kadar çok aradığımı
Hiçbir şey içime sinmedi
Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var
***
Ya da okyanusa su
Düşündüğüm her şey
Doğu’ya baharat götürmek gibiydi
Kalbimi ve ruhumu vermenin bir yararı yok,
çünkü sen zaten bunlara sahipsin.
***
O yüzden sana bir ayna getirdim...
Kendine bak ve beni hatırla...
Mevlana Celaleddin Rumi
*****
NE KADINLAR SEVDİM...
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
***
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala ara sıra mektupları gelir
Gerçek değildiler, birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir
***
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
***
Nereye kayboldular şimdi kimbilir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir...
Atilla İlhan
*****
TERKETMEDİ SEVDAN BENİ...
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayır karanlıkta gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
***
Ve ellerim kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
Ahmed Arif
*****
EĞER...
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakmasaydı eğer...
***
Dayanılması o kadar da zor değildir,
Büyük ayrılıklar bile,
En güzel yerde başlatılsaydı eğer...
***
Utanılacak bir şey değildir ağlamak;
Yürekten süzülüp gelmiyorsa gözyaşı eğer...
***
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık;
Çalınan birinin kalbiyse eğer...
***
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların;
İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer...
***
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses;
Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer...
***
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar;
Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer...
***
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla;
Öylesine delice bakmasalardı eğer...
***
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de;
Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer...
***
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin;
Son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer...
***
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman;
Meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer...
***
Su gibi akıp geçerdi, hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman;
Beklemeye değecek olan, gelecekse sonunda eğer...
***
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla;
Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer...
***
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi;
Yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer...
***
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar;
Son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer...
***
Bu kadar da ısıtmazdı, belki de bahar güneşleri...
Her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer...
***
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de;
Dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer...
***
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel;
Namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer...
***
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından;
Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer...
***
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de;
Sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer...
***
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine;
Kulağına okunacak biri olsaydı eğer...
***
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de;
kartvizitinde ‘onca ayrılığın birinci derecede failidir’ denmeseydi eğer...
***
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
İhanetinden onlar da payını almasaydı eğer...
***
Issızlığa teslim olmazdı sahiller;
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer...
***
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da;
Ya canım ellerini tutmak isterse...
***
Evet Sevgili;
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
Mazilerde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer...
Can Yücel