Marlon Brando’nun belgeselinin yayınlanacağını duyunca, Brando üzerinden hayatın insanlara sunduğu inanılmaz çelişkiyi fark ediyor Gazeteci...
***
Alkolik bir anneyle, çocuğuna ve güven vermeyen bir babadan dünyaya gelen Marlon Brando; sinema tarihinin en unutulmaz “Baba” karakterini canlandırıyor Godfather filminde... Oscar alıyor bu filmdeki performansıyla...
***
Sinemayı iyi bilmeyenler; Marlon Brando’nun Godfather’daki “Baba” portresini, “vahşi bir suç örgütünü yöneten gaddar bir Mafya liderinin yasadışı olayları” olarak görebiliyorlar...
Oysa “Baba” filminde Marlon Brando’nun çizdiği “Baba” figürü, dışarıda bir Mafya lideri olsa da, ailesi içinde, çocuklarına ve eşine kol kanat geren...
Onları yaşatabilmek için inanılmaz savaşlara ve mücadelelere girmekten bir an olsun çekinmeyen...
Çocukları ve ailesi için her şeyi göze alabilen gözüpek Sicilyalı bir erkeğin portresi...
*****
ŞEYTAN ÜÇGENİ...
“Baba” (Godfather) filminin üç bölümünü de izleyenler, gerek Marlon Brando’nun; gerek onun gençliğini oynayan Robert De Niro’nun, gerekse Brando’nun oğlu Michael Corleone’yi oynayan Al Pacino’nun çizdiği “Baba” karakterlerinin, çocuklarına, aileye ve ailevi değerlere inanılmaz bir “bağlılık” taşıdığını biliyorlar...
***
“Ailelerine düşkünlükleri, kopmaz aile bağları ve aile kültürleriyle, ayakta kalıyor İtalyan’lar; Mafya düzenine rağmen tarihsel olarak...”
***
Baba filmi; İtalyan; özellikle Sicilya karakterinin bu olmazsa olmaz unsurunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor...
***
Filmin Oscar’lı unutulmaz aktörü Marlon Brando’nun gerçek hayatta, çocuklarının yaşadığı trajedi...
Kendi çocukluğunda baba korumasından yoksun kalarak yaşamış olduğu dram...
Ve sinema tarihinin en büyük Oscar’ına layık “Baba” karakterindeki performansı ile kazandığı zafer; bir şeytan üçgeninin sacayakları gibi oluyor...
***
Hayatın babasız başlayan dramasını, en büyük “Baba”yı oynayarak dünya çapında kazandığı zaferi ve sonunda gerçek hayatta çocuklarını kaybederek yaşayabileceği en büyük trajediyi yaşayan; Marlon Brando üzerinde deneyimlenen bir şeytan üçgeni bu...
*****
MARLON BRANDO’NUN KAYBETTİĞİ ÇOCUKLARI...
Dünyada milyarlarca insanın beynine, “Baba” figürünü kazıyan sanatçı Marlon Brando; kendi özel hayatında şefkat yoksunu bir babanın ve alkolik annenin, garip büyüyen bir çocuğu olmanın trajedisini yaşıyor...
Hayatın paradoksu; “doğru düzgün baba figürü olmayan çocuğu” dünyanın en meşhur “baba”sı haline getiriyor...
O çocuk dünyaya “baba” imajını anlatan kişi haline geliyor...
***
Sanatçılar oynadıkları rollerle özdeşleşseler de, gerçek hayatta, oynadıkları unutulmaz rolün insanı olamıyorlar...
Tıpkı Marlon Brando gibi...
Baba şefkatinden yoksun büyüyen çocuğun; iki çocuğundan Christian, kız kardeşi Cheyenne’in sevgilisini vurarak hapse giriyor...
***
Cheyenne bu olay üzerine intihar ediyor...
Dünyanın en büyük ve karizmatik “baba”sı iki çocuğunun trajedisiyle son yıllarını geçirmek zorunda kalıyor...
*****
BİR AİLE OLMANIN ZORLUĞU...
Şeytan üçgeninin ortasında yaşamak zorunda kalan Marlon Brando, hayatında yaşadığı yüzlerce olayı kasetlere anlatıyor...
“Dinle Beni Marlon” belgeseli, hayatın Marlon Brando üzerindeki dramatik rezümesi haline geliyor...
***
Bir aile kurmayanlar; aile kurmanın ne kadar meşakkatli ve zor bir iş olduğunu bilmiyorlar...
Bir aile sorumluluğunu taşımayanlar;
“Hayatı ne kadar dogma yaşadıklarının hiç farkına varmıyorlar...”
***
Bir ailenin maddi ve manevi ihtiyaçlarından kendilerini sorumlu hissetmeyenler;
“Aileyi ve ‘Baba’ olmayı”; hayatın tüm koordinatlarını değiştiren, her şeyi sil baştan sorgulatan fiziğinin ayrımına varamıyorlar...
***
Gerçek sevgiyle dolu güven verici bir aile içinde büyümek...
Çocukken ailenin; sıcaklığını, güvenini, şefkatini, sevgisini ve emniyetini içinde hissederek, çocukluğu geçirmek...
Güven, sevgi ve emniyet hissi yoksa, hayat boyu insana yalpalama ve bir türlü yolunu bulamamak ihtimalleri düşüyor; hayatın piyangosunda...
***
Ne ki; artık emniyet, şefkat ve sevgi hissini vermek; ona zamanında kendi ailelerinde sahip olamayanların bile kendi ellerinde...
Hayat; bu hakkı verenlere; müteşekkir kalıyor...
***
Bu hakkı veremeyenler “huzursuz ve endişeli oluyorlar” hayat karşısında...
Marlon Brando’nun Godfather Corleone’sini...
Robert De Niro’nun gençliğini oynadığı Vito Corleone’sini...
Al Pacino’nun Michael Corleone’sini izlemeden;
“Mafyöz anlamların çok ötesinde, “Baba” olma kültürünü anlamak mümkün olmuyor...”
***
“Dinle Beni Marlon” belgeseli bir belgesel olmanın çok ötesinde anlamlar taşıyor...
Umarım ki Ennio Morricone ile Nino Roti’nin unutulmaz Godfather müziğinin; en vurucu yerleri en çarpıcı görüntülerin üzerine döşerler...
*****
“ÜZGÜNÜM ÇOCUKLAR...”
Filmin soundtrack’i gibi olur umarım belgesel müziği...
Marlon Brando görüntüsüyle unutulmaz parçayı ve filmi görüntüleriyle izleme zamanı; şimdi...
Brando’nun repliği eşliğinde...:
***
-“Seni her zaman farklı olacaksın diye düşünmüştüm Michael...
Bu ailenin geçmişini arkada bırakıp, geleceğe taşıyacak kişi olacaktın...
Belki bir senatör, belki bir vali...
Olmadı Michael gerçekleştirmedim bu rüyamı...
Senin bu olayların ve bataklığın içine sürüklenmene göz yummak zorunda aldım... Üzgünüm Michael...”
Ölmeden önce; oğluna söylediği bu sözler Baba Corleone’yi yaşatan Marlon Brando’nun en dramatik sözleridir...
The Godfather’ını soundtrack’ini çalma zamanıdır şimdi...