Zaman ve unutuş

“Zaman ve unutuş olayın üstünü örttü, biz de aslen bütün hayatın temeli olan o örtünün üzerinde yaşamaya devam ettik.” Thomas Mann, Efendi ile Köpeği (Çeviri Esen Tezel, Can Yayınları).

Yıllar sonra Hırvat topraklarına yeniden yolum düştü. Zamanında Osmanlı’nın izlerini taşıyan bu kıyıların, gel zaman git zaman yaşadıkları değişim ve dönüşüm bu kıyıları eksiltmemiş, çoğaltmış. Evet turistik, ama aynı zamanda Thomas Mann’ın sözünü ettiği o ‘hayatın’ temeli olan ‘örtünün’ buradaki yüzü bir başka anlamlı. İnanıyorum ki zamanın her şeyi örttüğü ve aynı zamanda örterken açtığı farklı bir tanım bu.

“Burada sanki hiçbir şey değişmiyor” diyorum karşımdaki adama.

“Her şey değişir ama sakince” diyor adam. Sanki yıllar önce Heybeliada’da karşıma çıkmış bir şef garson edasıyla.

Yaşanan onca iniş çıkışa karşın, yaşamla kurulan yeni bir bağ diye düşünüyorum bunu. Her şeyin yıkıldığı, enkaz altında kaldığı bir dünyanın her şeye rağmen yeniden kurulabileceğinin ya da kaldığı yerden yeniden başlanabileceğinin kanıtı.

Haberin Devamı

Peki her öykü böyle midir?

Gelelim Thomas Mann’ın öyküsüne. Efendi ile Köpeği! 20. yüzyılın başında Avrupa’nın göbeğinde, 1. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasındaki Almanya’da, Münih’teyiz. Tonio Kröger ve Venedik’te Ölüm’ün ölümsüz yazarı bu kez otobiyografik kısa bir metinle karşımızda ve sözcüklerle bir şölene vardırmış işi. Aynı zamanda da kısa tüylü bir Alman avcı köpeğinin bir insanla kurduğu bir ilişkinin peşine düşmüş. Cümlelerin aralarındaki oyuklar ise o dönem Alman burjuvazisinin yitirdikleri ve çok değil, on yıl içersinde toptan yitirecek olduklarının ipuçlarını taşıyor. Mann’ın yaşamını takip ettiğinizde onun Hitler döneminde memleketini terk ettiğini ve Amerikan vatandaşlığına geçtiğini hatırlamak bu satırları okurken farklı bir önseziye taşıyor sizi. İnsanın birey olamama çelişkisini anlatmaktan vazgeçmemiş bir yazarın Doktor Faustus adlı kitabında Alman kültürünün düştüğü o derin yarığı anlatacak olması da bu yüzden şaşırtıcı gelmiyor insana. Zaman ve unutuşun örtemeyeceği kimi gerçeklere... Kimi yarıklara.

Haberin Devamı

Öte yandan avcı olamamış bir adamın, bir av köpeğiyle kurduğu ilişki, belki tam da bu yüzden, kopuk, yitik ama her şeye rağmen devam edebilmenin mucizesini taşıyor. Farklı bir umut bu! Efendinin efendi olmadığını fark ettiği bir noktada bambaşka bir öyküye evrilme hikayesi.

Avcı ve sadık bir köpek olan Bauschan’in sahibiyle yaşadığı en büyük travma ise gerçek bir avcıyla karşılaştığı zaman oluyor. Belki ilk defa kim olduğunu hatırlıyor ve sahibinin tanımladığı biçimde avcıyla gitmeyi delicesine özlüyor.

Ancak Bauschan gitmiyor. Eskiyi, sadakati bunun üzerine kurulabilecek yeniyi umarak, ama aynı oranda fazla telaşa kapılmadan sahibiyle yaşamaya devam ediyor... Zaman ve unutuşun içine bırakıyorlar birlikte kendilerini ve devam etmeyi başarıyorlar. Böyle bir devam ediş ve bunun üzerine kurulabilecek farklı bir birliktelik fikri durduk yere (desem de inanmayın!) heyecanlandırıyor beni. 7 Haziran sonrası için farklı bir örtünün içinde olmak, zamana, olmuş ve olacaklara meydan okumak... Neden olmasın diyorum. Sakince başka bir eşiğe geçmeyi umuyorum. Farklı bir yeninin içinde olmayı. Bahanelerden azade, umuttan ve evet, geçekten yana!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR