Türkiye küçük Millet Meclisleri

Haberin Devamı

Demokrasi konusunda en büyük eksiklerimizden birisi olan sivil toplum kavramının bu ülkede yerleşmesini sağlayan üç-beş isimden birisidir Şanar Yurdatapan. İlk tanıştığım zaman ondaki enerji beni çok etkilemişti. Dişe dokunur hemen her şeyin iğneyle kuyu kazmak anlamına geldiği bu ülkede, yine de her şeyin iğneyle kazılarak elde edileceğini hazmetmiş gerçek bir sivil toplumcuydu o. Hâlâ öyle!

Aradan geçen zaman, ondaki bu enerjiyi tüketemediği gibi artırdı! Bu işlerden vazgeçip eski tutkusu müziğe döneceğini ifade etse de ülke için yaptıklarını ve elbette sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.

Bunlardan en sonuncusu ve en önemlisi Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) adını taşıyan ve dört yılda bir yapılan oylamaya kilitlenmiş felçli bir sistemi sansürsüz, filtresiz bir diyalog pratiğiyle tersine çevirmeyi amaçlayan oluşum. Beş yıldır, koşullar ne olursa olsun Türkiye’nin çeşitli illerinde sürekliliğini devam ettiriyor. Burada amaç herkese açık, herkesin fikirlerini tartışabileceği bir zemin yaratmak. Gezi Parkı sonrasındaki forumların ne kadar rağbet gördüğü hatırlanırsa, bu platformun da neye hizmet etmek istediği çok net anlaşılacaktır.

21 ilde 800 toplantı...

Siyasetle toplum arasındaki köprünün yaşamsal temellerini atmak, bu köprüyü sağlamlaştırmak ve gerçek toplumsal bir dönüşümü sağlamak için yola çıkılmış TkMM’lerde. Sivil toplumu, belediye başkanlarını, milletvekillerini buluşturmayı öngören bu yapı, ekranlarda gördüğümüz tek tip siyasetin de artık işe yaramayacağını hatırlatıyor bizlere. Beş ilde başlayan ve zamanla 21 ile ulaşan buluşmalar her ay düzenli olarak gerçekleşiyor TkMM’de. Hemen her şeyin buluşabileceği bu ortamlar, konuşarak, birbirini dinleyip anlayarak öfke toplumundan uzlaşma toplumuna nasıl varabileceğimizin de ipuçlarını taşıyor.

Yurdatapan, bu toplantılardan elde edilmiş beş yılın raporunu dört partinin genel başkanına göndermiş. Sayısı sekiz yüze yaklaşan bu toplantılarda elde edilen ortak görüşlerin dikkate alınması hâlinde Türkiye’de birçok sorunun çözülebileceğine inanıyor. Sivil bir anayasanın temelini oluşturabilecek bu somut çıkarımların genel başkanlar tarafından dikkate alınması, özlediğimiz Türkiye’yle yakın bir gelecekte buluşabilmek anlamına gelebilir de gelmeyebilir de. Ama çok daha önemlisi, sivil toplum kuruluşlarına burun kıvıranlara, bu işin çözülebilecekse tam da buralarda çözülebileceğini hatırlatır.

Ön yargılarla girilmez!

Bu toplantılarda benim en çok ilgimi çeken husus başlangıçta yan yana durmaktan hoşlanmayan grupların bir süre sonra bu birliktelikten keyif almaya başlamaları ve empatiyi bu surette başarmış olmalarıydı. Evet empati! Düşmanlıkların, kutuplaşmaların eriyip gittiği o sihirli sözcük. Bunlara rağmen ‘hava çok kötüydü, hava çok güzeldi, maç vardı, TV’de dizi vardı, ramazandı, bayramdı’ diye bahaneler gösterip toplantılara gelmeyenler de olmuş. Yurdatapan bu gerçeği bir özeleştiriyle açıklıyor: İnsanlar, Anayasa’nın hukuksal cümleleriyle kendi yaşamları arasındaki bağlantının farkında değiller, bu anlamda yoğun bir kampanya yapılmalıydı, yapılamadı’ diyor. Ancak buna karşın çok umutlu: ‘Toplumumuzun iç dinamikleri dışarıdan göründüğünden çok daha dinamik bir gelişme gösteriyor’ diyor. O öyle diyorsa öyledir!

Ön yargıların giremediği, amacın üzüm yemek olduğu, açıklık ve şeffaflığın ön plana çıktığı, belediyelerin halka ait olduğuna dikkat çeken, diyaloğu esas alan TkMM’yi daha yakından tanımak ve beş yıllık bu önemli raporu okumak istiyorsanız şu internet adresini tıklamanız yeterli: http://antenna-tr.org/media/files/pdf/1406656212.pdf

DİĞER YENİ YAZILAR