Kadir Has Üniversitesi’nin Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırma Merkezi’nin yaşadığımız günlere ışık tutacak bir araştırması var. Geçen sene başlattıkları Türkiye çapındaki bu araştırma ülkemizin kronikleşmiş kadın sorunlarına parmak basmakla kalmıyor, toplumsal cinsiyet olgusunun seyrine de önemli katkılar sağlıyor. Geçtiğimiz hafta üniversite rektörü Prof Dr. Mustafa Aydın’ın katılımıyla sunulan bu seneki sonuçlar, Prof. Aydın’ın belirttiği biçimde Türkiye’nin 360 derecelik fotoğrafını çekiyor.
Kadınlar ve eşleri
Araştırma ekibinden Yard. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu’nun aktardığı sonuçlarda en çarpıcı bölümlerden biri, 1200 denek (26 ildeki 18 yaş üstü kadın ve erkek eşit sayıda) tarafından verilen cevaplardı. Şöyle ki, ülkemizdeki kadınların en büyük mutluluk nedenleri eşleriydi! Eşlerinin onlarla ilgilenmesi... En büyük mutsuzluk nedenleriyse yine eşleriyle ilgiliydi. Bu ‘mutsuzluğa’ neden olanın evdeki iş paylaşımından kaynaklı olmadığını da sabitleyen anket, aynı zamanda erkeklerin ev işlerine neredeyse hiç bulaşmadığını, çocuk bakımı konusunda ise uzaydaki bir canlı gibi hareket ettiklerini ortaya koyuyordu. Ancak bu bile, kadınları, genel anlamda rahatsız etmiyordu! Dahası erkeklerin en büyük mutluluk nedenleri eşleri ya da eşlerinin onlarla ilgilenmesi değildi!
Şiddet
Anket, kadın sorunlarına farkındalığın geçen yıla oranla giderek azaldığını tespit ediyor. Yine ankete göre en büyük sorunu ‘şiddet’ olan kadının, bu sorunu gidermek için atabileceği adımlar konusunda kafası pek net değil. Dahası, kadının en büyük sorunu şiddettir diyen erkeklerin oranı kadınlara göre daha fazla çıkıyor! Hatta şiddet seçeneğinin, 2015 yılında yapılan ankete göre 2016 yılında gerilemesi de çok ilginç sonuçlardan biri (2015 yılından 2016’ya kadın cinayetlerinde gerileme yok oysa)... Kadın cinayetlerinde ve şiddet olgusunda hiçbir gerileme olmadığına göre toplumda değişen (ya da azalan) ve bu algı farklılığına kaynak oluşturan nedir sorusu hayli önemli!
Siyasete katılım
Aslında onun da cevabı dolaylı da olsa ankette bir biçimde mevcut. Anket sorularını yanıtlayanların, kadının siyasete katılımı konusunda çok da fazla istekli olmadığı anlaşılıyor. Araştırmada, ‘politika erkeklerin işidir’ cümlesine geçen yıla oranla daha çok destek verilmesi de bunun bir kanıtı. ‘Kadınların siyasete katılımının artması kadına yönelik şiddeti azaltır’ cümlesine rağbet edilmemesi de işin tuzu biberi olsa gerek!
LGBTİ hakları, kürtaj gibi konulardaki sorulara katılımcılardan ağırlıkla olumsuz cevaplar gelmesi, öte yandan AB üyeliği ihtimalinin kadın haklarının gelişimi için bir umut vadetmediği düşüncesinin baskın olması toplumun son dönemde çizdiği profili netleştiriyor.
Ayrıca, cinsiyete göre okula gitme durumlarıyla ilgili bölümde ortaya bir başka önemli gerçek çıkıyor: Kız çocukları, oğlan çocuklarına göre eğitimlerine devam etme konusunda geride kalmış durumdalar. Bu tür sonuçlar, bu haldeki ülkemize yakın gelecekte neler sunacak hep birlikte göreceğiz. Tam da bu yüzden, şu anki ankette ‘18 yaşından küçük çocuklar hiçbir şart altında evlendirilmemelidir’ diyen çoğunluğun yakın gelecekteki anketlerde bu soruya nasıl cevap vereceğini tahmin etmek güç olmasa gerek.
Dahası ve benim açımdan en ilginç sonuçlardan biri, katılımcıların 1 Kasım’da oy verdiği partilerle ilgili olanı. ‘Bu hafta sonu seçim yapılsa hangi partiye oy vereceğinizi öğrenebilir miyim?’ sorusuna verilen cevaplar, yaşadıklarımızın bir müddet daha yaşanacağını ortaya koyuyor!