Seçim şarkıları

Haberin Devamı

Seçim yaklaştı; partiler şarkılarını belirlediler. Bu şarkıların sözlerine baktığınızda içinize tuhaf bir duygu çöküyor (en azından benimkine). Garip bir aidiyetsizlik duygusu desem belki bir ölçüde meramımı aktarmış olurum. Seçim kampanyaları böyle işler, ona diyecek bir şeyim yok ama oyumun dışında yaşam adına şahitliğimi isteyecek olsalar ‘yok almayayım’ diyebileceğim bir süreçtir doğrusu.

Bu kampanyalarda, özgürlüğün bu kadar dolaşımda olması, ‘o hâlde neden hiç özgür değiliz?’ sorusunu sordurur kaçınılmaz olarak. Elbette mutluluk için de bu geçerlidir. Coşku için de. Hiç kuşkusuz dostluk, kardeşlik mesajları konusunda da aynı duygular söz konusu...

Bir hırsız gibi dolanmak

Aslında, bu hisse yol açan, şu ara okuduğum güzel bir kitabın satırları. Nil Sakman, Alakarga Yayınları’ndan çıkan ilk öykü kitabı ‘Balık Nefesi’ndeki bir öyküsünde ‘Kendi evinin içinde bir hırsız gibi dolanıyorsun’ diyor. Buradaki hırsızdan kastedilen yolsuzluk yapan siyasetçi değil elbette. Bir ruh hâli bu. Kendine, yaşadıklarına yabancılaşmış bir hâlde sağda solda dolanmak anlamına gelebilir. Öykünün adı da konumuza pek yakışıyor: “Modern Zamanlar“.

Biraz paylaşayım sizlerle:

“Yaz sıcağı gibi boğuk nefesin. Yüreğin gündüz gibi hareketli. Evin ıssız. Hayat bugünlük seni terk etti. Bir odadan diğerine, uzun koridordan tıknaz hole süzülüyorsun. Sessiz, neredeyse hareketsizsin. Kendi kendini ürkütmeden, önünde bükülüp duran zamana yenilmeden, hemen yanı başında arsızca salınan bu sıkıntıyı bertaraf etmelisin. İçine kısılıp kaldığın bu dört duvardan çıkıp biraz yürümek niyetindesin.”

Gel de Nil’e katılma! Öyküyü okurken, öyküdeki insanın savrulmuşluğuna, zihnimde gezinen eski ve unutulmaz bir filmin izleğini de ekledim. Charlie Chaplin’in ‘Modern Zamanlar’ filmini. Chaplin’in filmdeki 20. yüzyıl eleştirisi muazzamdır. Dişliler döner ve insan sadece bir araçtır. Modernliğin insan katkısından anladığı budur. Başka bir deyişle söyleyecek olursak ‘kendi çağı içinde bir hırsız gibi dolanan’ bir canlıdır artık insan. Artık ona ne kadar ‘canlı’ denilirse! Burada da hırsızdan kastedilenin yolsuzluk yapan siyasetçi olmadığını, ruhunu kaybetmeye azmettirilen insan olduğunu bir kez daha hatırlatalım.

Ama her zamanki ‘iyimserliğimizle’ yineleyelim: Bu değişebilir. Modern zamanın insanı bu kaderi ne olursa olsun değiştirebilir. İsterse değiştirebilir. İsterse.

Haydi yine Nil Sakman’ın öyküsüne dönelim ve onun öngörüsüyle bitirelim:

“Yaşam herkesin şahitliğine başvurur.”

DİĞER YENİ YAZILAR