Şeyhmus Diken ‘Genel olarak Rojava, özel olarak Kobanê Kürt halkının ruhi şekillenmesinin tezahürüdür. Kürtler, bölünmüş parçalanmış vatanları üzerinde yeniden var olmanın gücünü Kobanê direnişi ve kararlılığında dünya aleme gösterdi’ diyor.
Haklı. Yine de tüm bunlar keşke yaşanmasaydı, yani en başından insanlık kazansaydı diye düşünmeden edemiyor insan. Vicdanlı ve adaletli bakış açısını hemen her zaman taktir ettiğim Şeyhmus Diken’in de farklı düşünmediğini biliyorum. Sonuçta savaşın iyisi yok. Peki ya barışın? Bölgeye tam manasıyla barışın geleceğinden emin miyiz tüm bu olup bitenlerden sonra? Tam da burada Nuray Mert’in o güzel tespitini hatırlamak farz oluyor: ‘Savaşın iyisi yoktur ama barışın kötüsü vardır.’
Savaş ve barış
Gerçekten de savaş ve barışın ne olduğunu net bir şekilde belirlemek gerekiyor burada. Bu yüzden farklı bir zeminden, insanın ve yaşamın esas alınacağı, vicdanlara seslenen bir perspektiften bakmak gerekiyor; yine bu yüzden edebiyatçıların ve sanatçıların böylesi zamanlarda el ele vermesi ve ihtiyaç duyulan vicdana vurgu yapması son derece anlamlı.
Bu satırları yazarken Kürt yazar ve gazeteci arkadaşımız Tekgül Arı’nın Arzu Demir ve İbrahim Genç’le birlikte uluslararası bir boyuta taşıyarak yönlendirdikleri projeyi anmak kaçınılmaz. Tekgül Arı ekim ayının başlarında savaşa karşı kalemimizle durmamız ve bu konuda kamuoyu oluşturmamız için bir çağrıda bulundu bizlere. Kürdü, Türkü, İranlısı, Avusturyalısı, Iraklısı, Japonu, Almanı... Amaç akan kana dikkat çekmek, savaşın bir insanlık vahşeti olduğunu uluslararası kamuoyuna yansıtmak ve olup bitenleri kağıda dökmekti.
1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nde ise 41 yazarı temsil eden bir ekiple, önce Urfa’ya ardından Suruç’a gidildi. Orada Alman Yazarlar Birliği Başkanı Imre Török’ün de bulunduğu bir basın açıklaması yapıldı ve bu metin farklı dillerde okundu. Ardından çadır kentler ve sınır köylere gidildi. Amaç belliydi: Savaşa ‘dillerce’ dur demek ve akan kana dikkat çekmek.
Bugün ise saat 14:00’da Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi’nde ‘Savaşın Savurdukları-Rojava’ paneli gerçekleşecek.
Ardından, biz yazarlar, tezgâhımıza düşeni kağıda aktaracağız ve dilimiz döndüğünce bölgede tanık olduklarımızı öyküleştirmeye çalışacağız. Bu ise dünyaya ‘iyi’ barışların gelmesi için, hiç kuşku yok ki önemli bir çağrı ve adım olacak. Çünkü hâlâ sanatın yarattığı ve vaat ettiği barış ortamı hiçbir siyaset ortamı tarafından aşılabilmiş değil!
***
‘Üzerine bir gece uyumadan hiçbir konuda karar verme’ diyenlerle büyüdü kimilerimiz. Günümüzde bazılarının yarım saatte savaşa karar verdikleri düşünülürse barış için daha çok hem de pek çok, günlerce, gecelerce, aylarca, yıllarca mücadele etmemiz gerekecek...
Gereksin. Biz de mücadele ederiz.