Rosebud (Yurttaş Kane’in kızağı)

Çok eski ama ölümsüz bir film olan Yurttaş Kane’de devlerden de dev Kane’in ölüm döşeğinde söylediği bir sözcüktür ‘Rosebud’. Kane’in hayatındaki hiç kimse bu sözcüğün anlamını bilmemektedir. Filmin sonunda ortaya çıkar ki Rosebud Kane’in daha küçücük bir oğlanken ailesinden alınıp götürüldüğü gün, üzerinde oynamakta olduğu küçük ucuz kızağın markasıdır. Filmin yönetmeni, yapımcısı, senaristi ve baş rol oyuncusu Orson Welles’e göre Rosebud, Kane’in, bilinçdışındaki evinin yalınlığı, rahatı ve orada soluduğu çocuksu sorumsuzluğu temsil eder.

Bu son derece katmanlı filmde, Rosebud filmin en önemli anahtarı olarak karşımızda durur. Filmi bambaşka bir çerçeveden inceleyen Laura Mulvey’e göreyse (Alfa Yayınları, Kasım 2015, Çev. Kemal Atakay) ‘Kane’in çocukken anne ve babasından ayrıldığı sahne, olay örgüsünün daha sonraki gelişimine egemen olan çizgileri çarpıcı bir biçimde temsil eder ve onu iki ana kısma ayırır.’

Filmin ilk kısmında, sözde babayla girişilen bilinçaltı mücadelede, saldırganlık ve nefretle kendini ifade eden ve giderek daha radikalleşen bir Kane ile karşılaşırız. İkinci bölümde ise kendini deliler gibi mal ve mülkle donatmaya çalışan, kısacası Rosebud’la temsil edilen kopuş sahnesini manevi olarak dolduramayacağını anlayınca maddiyatla doldurmaya çalışan bir Kane vardır karşımızda. Bu yüzden, kapitalist yozlaşmalara karşı kampanyalara destek veren eski bir bankerin ‘ne olmak isterdin?’ sorusuna şöyle cevap verecektir Kane:

Haberin Devamı

‘Sizin nefret ettiğiniz her şey.’

Medyanın gücü, kitleleri nasıl yönlendirdiği, sıradan insanı nasıl sağduyusuz bıraktığı, otoriterliğin hangi boyutlara varabileceğinin en çarpıcı örneklerinden biri olan film, Kane’in geçmişteki o kopuş sahnesinden beslenen ‘ödipal’ çatışmalarla ivmelenirken neler olur neler... Bu yüzden Yurttaş Kane, bir sistem eleştirisi biçiminde okunabileceği gibi, Laura Mulvey’in altını çizdiği şekilde bir çocukluk travmasının insanları nerelere vardırabileceği anlamında da okunabilir.

21. yüzyılı felakete götüren ödipal çatışmalı insanları daha iyi anlamamız için, hem kitabı okumanızı, hem de filmi bir kez daha seyretmenizi öneririm. Rosebud’ı, ‘bana çocukluğunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim’ şeklinde yeniden ve yeniden düşünebilirsiniz.

Haberin Devamı

Belki tam da bu yüzden yeryüzündeki çocukları ve gençleri neden travmalardan korumamız ve sakınmamız gerektiği daha net ortaya çıkar. Yakın gelecekte yeni felaketlerin yaşanmaması ya da daha az yaşanması için.

DİĞER YENİ YAZILAR