Yüreğimiz her daim hop oturup hop kalkıyor onunla! Neyle mi? Kızıl gezegen Mars... Oradaki ilginç bir gözleme daha tanık olduk.
Robot Curiosity, Mars’tan gönderdiği fotoğraflarla biz insanları, ArnoldSchwarzenegger’in Gerçeğe Çağrı (Total Recall) filmindeki gibi meraklar içerisinde bıraktı. Kumlu taşlık bir arazide ‘insanın kalça kemiği’ne benzeyen kemiklere rastladı. Bana öyle geliyor ki ileriki günlerde, bu tür konulara pek meraklı olan basınımız, bulunan Marslı kalça kemiğinin bir kadına ait olup olmadığını, ilgili ilgisiz birçok fotoğrafı ortalığa saçma suretiyle ele alacaktır. Ama... Maslak Ormanı’nı kurtarmaktan vazgeçince kalça ormanı yaratarak günü kurtaracağını düşünen basınımız hiç kusura bakmasın. Neden mi? Burada başka bir husus daha var çünkü: Yaşamın varlığını hevesle uzayda arayan insanın, yaşamın kıymetini bu dünyada neden yok saydığı sorusu.
Ah şu sonsuz merak!
Evet, Curiosity. Yani Merak. Yani insanın uzayı keşfetme konusundaki sonsuz merakı, bedeninin dünyaya tutsaklığını dindirmek adına uzayı özlüyor, uzaydan, uzaydaki yaşamdan medet umuyor oluşu. Ancak bir diğer yandan da bu tutsaklığın suçlusu olarak yine yaşamı, üstelik dünyadaki yaşamı tayin ederek onu hiçe sayması, ona meydan okuması, onun için pusular kurması... Yaşamın varlığını uzayda bu kadar özler ve ararken, dünyadaki yaşamı, canlıyı, suyu, enerjiyi yok etme eğilimi... Dünyayı kumlu taşlı toprakların içine sıkıştırılmış olan cansız bedenlerin üzerine kurması. Buna zafer, mevcudiyet, bereket, gerçek diye diye tanımlar koyması... Çelişkinin daniskası değildir de nedir bu?
Gerçi çok da haksızlık etmeyelim. Robot mobot... Curiosity, hiç kuşku yok ki, elimizin altından kayıp gideceğini düşündüğümüz sonsuzluğun, sınırlı bir hayalden çıkıp önümüze çırılçıplak serilmesi demek... Belki de bir özgürlük vaadi! Ancak aynı zamanda sonsuzluğu kendi mekânında yaratmaktan aciz, gerçeğini savaşlarda, iktidarlarda, kana susamış belleklerde ha gayret üreten insanın asırlara yayılmış yalınkat çaresizliği de. Dünyada kendi söküğünü dikemeyen terzinin uzaya çıkan çırağı...
***
Bu dünyaya tekrar dönecek olursak:
TMMOB’ye bağlı odaların şubeleri, Şengal’de IŞİD tarafından katledilen ve yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalan Ezidi halkına destek için, bir yardım kampanyası başlattı.
Tüm insanlığın omzunda vicdani ve ahlaki bir görev olarak duran ‘Ezidi halkıyla dayanışma’ meselesine bir şekilde katkı sunmak adına Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, Diyarbakır Şubesi’nin başlattığı yardım kampanyasını sürdürüyor.
IŞİD’in soykırımı aşan boyuttaki bu vahşetinin etkilediği yaklaşık 600 bin insana ulaşacak olan yardım kampanyasına katılmak isteyenlerin aşağıda belirtilen acil ihtiyaç listesindeki malzemeleri,
Mimarlar Odası’nın Kemankeş Cad.No:31 Karaköy adresine teslim etmelerini istiyorlar.
En güncel acil ihtiyaç listesi ise şöyle:
Bebek maması, çocuk bezi, kadın pedi, temizlik malzemesi (sabun, deterjan, ıslak havlu), kıyafet (iç çamaşır, eşofman, kadınlar için diğer kıyafetler, bebek ve çocuk kıyafetleri), yatak, yastık, battaniye.