Kayıtlar vadisi Türkiye

Haberin Devamı

Her ortaya çıkan kayıtla özgürleştiğimizi düşünenlerdenseniz bu yazı büyük bir olasılıkla sizlere bir şey ifade etmeyecek. Zira bu kayıtların bizleri özgürleştirmek yerine her geçen gün daha fazla tutsak kıldığına inancım giderek artıyor.

Öyle böyle değil, kayıt bağımlısı olduk! O kadar ki bir süre sonra gerçekle hayalin iflası noktasına gelebileceğimiz endişesini taşıyorum. Birisi çıkacak ve 8 haberlerinde, fonda çalan dramatik bir müzikle ‘evet itiraf ediyorum ben çaldım çırptım’ diyecek ama bu gidişle öyle bir kıvama gelmiş olacağız ki, omuzlarımızı kaldırıp indirerek ‘dalga mı geçiyorsun, ben YouTube’a düşmemiş, montaj şüphesi uyandırmayan itirafa itiraf demem kardeşim’ deyivereceğiz .

Endişeli olmak

Tahmin edeceğiniz üzere bizlerden yana endişeliyim. Hükümete yönelik yolsuzluk iddialarının doğru ya da yanlış çıkma olasılıklarından ötürü değil. Zira demokrasinin net bir biçimde yerleştiği bir toplumda bu iş asla bu kadar salınmaz, soru işaretleri, ünlemler ve üç noktalarla uğraşılmaz, ne gerekiyorsa o yapılırdı. Anlayacağınız konuşlanılan yer o kadar sorunlu ki, o hususa hiç girmemeyi tercih ediyorum.

Gelelim bize. Evet, en büyük kaygım ne mi? Siyaset aracılığıyla var olabilecek bir kamusal alan fikrinin bizler açısından günbegün sisler içerisinde bırakılıyor oluşu. Bu da anbean kişisel özgürlüklerimizi, bu özgürlüklerin dallanıp budaklanmasını ve her yere sirayet etmesini biraz daha daraltıyor. Diyeceksiniz ki özgürlük dediğin insanın zihninde ve gönlündedir. Teorik olarak doğru olduğunu kabul etsek de, böylesi bir özgürlük algısının siyasal anlamda sağlanamayan bir özgürlükle çok da fazla ileri gidebileceğine inanmıyorum. Siz istediğiniz kadar özgürlüğü kafanızda yeşertin, bunu açığa vurabilecek bir pratik alanınız yoksa, bu alan sizden sürekli olarak çalınıyorsa (her çalınan parayla ölçülecek diye bir şey yok, en büyük hırsızlık özgürlük hırsızlığıdır) böylesi bir özgürlüğün tanımı da nihayetinde solmaya mahkûmdur.

O hâlde ne yapmalı? Kanaatim odur ki kirli bir savaşın ürünü olan kayıtlara bel bağlamak yerine, kamusal alanda siyasetin açabileceği özgürlük fikrinin mücadelesini vermenin tam zamanıdır. Özgürlük bu kayıtlarla değil, gelse gelse bizim özgürlüğe olan inancımız ve bu inancın eşlik edeceği bir direniş ruhuyla gelip bizimle buluşabilir.

Varsın hemen olmasın. Bırakalım olgunlaşsın. Ya da şimdilik varsın hayal olsun. Hayali bile güzel.

DİĞER YENİ YAZILAR