İstanbul Kadıköy’ün en alımlı yapılarından biri olan Haydarpaşa Garı, bünyesine çok yakışan bir olaya bir kez daha tanıklık ediyor. 9. Kitap Günleri, bu sene onur konuğu olan Füruzan’la, yaza merhaba dediğimiz bu zaman diliminde 3-11 Haziran tarihleri arasında sayısız yazarı ve Türkiye’nin önde gelen yayınevlerini Gar’a taşıyor.
Kadıköy Belediyesi Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun kitap okuyan billboardlarını gördüğümüz zaman billboardların gerçek işlevinin böylesi mesajlar için ne kadar anlamlı olduğunu düşünüyoruz. (Biz kim miyiz? Haydarpaşa aşıkları, kitap aşıkları, çevre dostları, bu kentin eşsiz tarihi dokusuna aşık olanlar vb.)
Araştırmacı mimar Arif Atılgan’ın kaleminden okuduğumuzdaysa, Haydarpaşa Garı ve çevresi, sadece Kadıköy’ün değil, İstanbul’un, hatta Türkiye’nin geçirdiği evreleri anlatan devasa bir anlatıya dönüşüyor. Kent hafızası dediğimiz şeyin en önemli yapı taşlarından biri olan Haydarpaşa Garı hemen hepimizin anılarının buluştuğu bir yer. Bu yüzden de onun üzerine titrememiz gerekiyor. Bunun karşılığı ‘ev’ ise, evimiz gibi bakmalıyız ona!
Ev deyince...
Yine Arif Atılgan’ın notlarına dönmek istiyorum burada: 1950’li yıllardan 1970’li yıllara kadar 20 yıldan fazla Haydarpaşa Gar binasındaki lojmanda büyümüş olan Ülfet Taylı, Atılgan’a bir dosya göndermiş. Ülfet Taylı, o zamanlarda Cer Servis Müdürü Makine Mühendisi Mustafa Taylı’nın kızı olarak uzun yıllar yaşamış Gar’da.
Hatta Ülfet Taylı iç mimarlık okuduğu zamanlardaki bir anısını da paylaşmış. Okuldaki hocası ‘evinizin planını çizin’ diyerek bir ev ödevi vermiş. Taylı da, Haydarpaşa Garı’ndaki lojmanlarını çizmiş. Hocası onun ödevine baktığında ‘Bu kadar kalın duvar olur mu?’ diyerek azarlamış onu ve projeyi bir kenara atmış. Sonradan Ülfet Taylı Haydarpaşa Garı’nda yaşadığını söyleyince hocası çok şaşırmış, gülmüş, özür dilemiş ondan.
Bugün bana evini anlatan bir kent çiz deseler, tüm beceriksizliğime rağmen ben de Haydarpaşa Garı’nı çizmeye çabalardım... Ülfet Taylı gibi şanslı ve çizgisi kuvvetli biri olmadığımdan bir sürü yanlış yapardım herhalde. Ama bunun bir yerden sonra ne önemi var? Hepimizin bir parçası orada kilitlenmiş... Öyle değil mi? Zihnimdeki hatıralar arasında Haydarpaşa-Pendik hattındaki elektrikli trenlere biner çocukluğuma ve hayallere takılır, ağır ağır (burası önemli ve elbette hızlı trene nazlı bir tenkit) uçar giderdim.
Unutmadan: Bu seneki Kitap Günleri’nde ‘Yayıncılık Onur Ödülü’ Turhan Günay’a verilecek. 25 yıldır Cumhuriyet Kitap Eki’nin yayın yönetmenliğini sürdüren Günay, unutanlar için hatırlatmakta fayda var, tam yedi aydır cezaevinde...