‘Ben, ben, ben, halkım ben’ Rabia Özcan
***
Şu meşum kaburganın neresindensin sen Havva Ana?
Belli ki içinden, belli ki omuriliğinden.
Ha belli ki, kız söyleyeceğim işte, sen Adem’den değil, Adem senden!
Şimdi Rize’nin sislere gark olmuş yaylarından kalkmış, ‘kadın haline bakmaksızın’, devletimizin itinayla yeşili katledecek ‘Yeşil Yol Projesi’ne utanmadan sıkılmadan diyorsun ki ‘Durun bakalım bu neyin nesidir? Devlet bizim için var!’
Devlet sensin Havva Ana. Besbelli Adem de sensin Havva da!
Sımsıkı kapalı gözlere, ağırlığını eskortlardan kaldıramayan ve kendini devler aynasında gören devlet erkanına küt diye verilmesi gereken yerli yerince cevapsın da. Ezberlemişler bir çapulcu repliği, başka da bildikleri bir şey yok, korkuları ve endişeleri büyük, aldırma sen onlara, aldırma. Doğa’yı katletmeyi erdem saydıkları için kızma artık onlara. Onlar öyle bir gruptan. Bir ağaçla konuşmak, bir nehirle sohbet etmek, denize dokunmak yerine parayı sıvazlamayı hayat felsefesi saymışlar bir kere. Bırak onları kendi haline, bırak.
Gelelim cesaretine... Yasak elmanın orantısız cesareti olduğun ortada! Ama cesareti gözümüze sokmadığın da. Bilgiye tenezzül etmeyen, daha doğrusu her şeyi bildiğini sanan, dahası kadınları yaşamdaki levazımat gibi gören ve kimi kadınların da buna teşne olduğu bir Adem dünyasında kadın gibi kadınsın sen Bekar Havva.
Vinçlerin, iş makinelerinin orada, sefillikten kırılan bir öykünün en olmadık yerinde ‘dile benden ne dilersin’in cinini pek seven bir uyuşma haline ‘ya gidin işinize!’ diyen kadınsın sen.
Adem’i yaya bırakansın. Atıllığı yaya bırakan.
Dereleri, denizleri yutan, paraları ayakkabı kutularına istif etmeyi makul sayan, makul saydıran, unutturan ve her şeyi parayla satın alabileceğini sanan bir dünyada, Karadeniz yaylalarındaki yeşilin esasısın sen.
Çaysın Havva Ana. Sabah gözünü açtığında cam bardaktaki o harikulade lezzet. ‘Yaşam işte bu’ dedirten cinsinden.
Kafan attı mı dünyaları delensin.
Ha, muzipsin de, o da çok belli.
Dünya senin gibilerle değişir Havva. Değişecekse böyle değişir.
Göreceksin.
Görecekler.
Yeşil Yol Projesi’ymiş! Pabuçlarıma anlatsınlar yeşili. Derelerin tepesine geçirdikleri boru yetmezmiş gibi... Yeşilmiş. Tabii, tabii. Görürsem söylerim.
***
Adınız o kargaşada Havva Bekar olarak yansıdı bizlere. Ben de bu minvalde kaleme aldım yazımı. Cumhuriyet’e verdiğiniz röportajda adın pek de önemi yok diyorsunuz. Belki haklısınız. Ben yine de size teşekkür etmek istiyorum Rabia Özcan. Şimdi değiştiremedikleriniz için verdiğiniz nefes, yarına nasıl güzel yansıyacak, bir bilseniz!