1863’ten 2014’e uzanan bir dilimden oluşmuş bir seçki var elimde. Gömlek. Almanca adıyla söyleyecek olursak: ‘Das Hemd’. Ağırlıklı olarak Orta Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’yi kapsayan bir coğrafyanın yazarlarından, insanlığa bırakılan koca bir ‘gömlek’ öyküsü. Gömlek deyince tek bir gömlek aklınıza gelmesin; teması gömlek olan ve çeşitlendikçe kalıp değiştiren 504 sayfalık öyküler ve denemelerden oluşan, savaşın gri yüzünü anlatan dev bir antolojinin adı bu. Sanata kapılarını sonuna kadar açmış küçük bir kentten, Avusturya’nın Graz’ından, geçmişe ve bugüne yansıyor. Bu çalışmada emeği geçenler ya da parasal anlamda destek olanlar, besbelli ki gönül vermişler bu işe. Bilen bilir, sanata ve kültüre inanmanın bambaşka bir dili vardır ve bu dil, her geldiğimde mimari dokusuna hayran kaldığım Graz’ı, bu öyküler aracılığıyla biraz daha kendime yakın hissetmeme yol açıyor.
Bir daha savaş olmasın!
Kitabı Leykam Yayınevi basmış. Yazarların kendi dillerindeki ve Almancaya çevrilmiş metinleri yan yana duruyor. Edebiyatın çeşitliliğinde buluşmuş, savaşın ağır renginde kendine yol bulan bu gömlek öyküleri, ‘bir daha savaş olmasın’ sesinde birleşiyor. Belki de savaşın gerçek yüzü olan, sıradan insanın yaşamını yansıttıkları için de farklı bir anlama sahipler. Zira savaşlar kendi halinde insanların neler yaşadıklarını pek önemsemez. Oysa savaşın gerçek yüzü bu insanlardan yansır. Onların kayıplarından ve bir daha geri gelmeyecek olanlardan. Bu yüzden Avrupa’nın hemen her yerinde 100 yıl öncesine yönelik anmaların gerçekleştiği bu tuhaf yıla, biz kimi edebiyatçılar da ‘Gömlek’le eşlik ettik ve kitabın okurla tanıştığı zaman diliminde Graz’da buluştuk .
1914’ü yaratan nedenleri ve sonuçları tartışmak yerine, insanın dramını alçakgönüllülükle vermeyi deneyen bir buluşmaydı bu. Yoğun bir katılımla gerçekleşen tanıtım gecesinde tiyatro sanatçısı Ninja Reichert’in yalın ve göz kamaştıran performansı eşliğinde çok sayıda sanatçı, edebiyatçı ve kültür insanı projeyle ilgili düşüncelerini paylaştı bizlerle. Sonrasında da her birimize öykülerimizden bir bölümünün basıldığı gömlekler hediye edildi. Bu gömlekler, gazetelere verilen ilanlar sonucunda Grazlıların proje için bizzat bağışladıkları gömleklermiş... Bu da başka bir çoğulluktu elbette !
İnsanlık...
Graz, aynı zamanda 1. Dünya Savaşı’nın etkilendiği yerlerden biri. Kentin en görkemli müzesinde açılmış olan sergi savaşın gerçek yüzünü aktarması açısından çok önem taşıyor. Sergi de, seçkideki gibi gündelik yaşamı anlatıyor, sıradan insanı ve insandaki savaş güdüsünü... Bir de şunu elbette: Hemen hemen bütün erkeklerin erkekliklerini kanıtlamak için, bir oyuna katılır gibi gönüllü yazıldıkları savaş, gerçek yüzünü gösterdiğinde çok geç kalınmıştı... Savaş bir oyun değildi ve ardında bıraktığı yıkım, bırakın erkekliği, insanlığın sonuydu!
2014’te savaşın karanlık yüzünün hâlâ kol gezdiği düşünülecek olursa daha yapılması gereken çok şey var. Bunu anladık. Ancak şunu da: Barış için küçük direnç noktaları büyük değişimler yaratır... Bu açıdan bakıldığında projenin emektarları Luise Grinschgl, Max Aufischer ve Alida Bremer’e içtenlikle teşekkür ediyorum .