Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış bir ülkede, çocukların haklarını ihlal etme, onları tutuklama, cezaevine tıkma, hatta onları öldürtme ve o çocukları öldürenleri aklamanın batağında 2014’ün son günlerini geçirmekteyiz. Bu konuda öylesine doluyum ki sözcükler inatçı, çıkmıyor. Bu yüzden ben de ‘Beyaz Peugeot’ diyorum başka bir şey demiyorum!
Ahmet Güntan, ‘Beyaz Peugeot’ adlı şiirinde 16 yaşında radyo dinlemeyi seven bir tamirci çocuğu anlatır bizlere. 16 yaşında dünyayı bambaşka görmek isteyen çocukların gölgesidir bir bakıma bu oğlan; 16 yaşında büyümenin fırtınasına tutulan bütün çocukların sırlı aynası. Çocuklarını çabucak eskiterek büyüten ve hatta o çocukların yaşlarını büyüterek onları asan bir ülkeden bir de ‘Beyaz Peugeot’la geçelim bakalım ne olacak... Şiirin uzunca bir bölümünü paylaşmak istiyorum sizlerle:
Güneşin altında radyo dinleyen çocuk
Sen bu dünyaya mı aitsin
Hayatın nasıl olduğu değil
Kimlerle olduğu önemli dersin
Göğe ara sıra başını kaldır bak öyleyse
Kendine ait bir yıldız bulabilir misin?
İçinde hiçbir şey olmayan bir dünya özlüyorsun
Hadi birkaç şeyi daha atsak boşluğa sevinir misin?
Sevdikleriyle anlaşamayan
Anlaştıklarından durmadan kaçan
Bakıp on altı yaşından ağlayan çocuk
Peugeot çalışmıyor biraz ittirir misin
Eğer çalışsaydı uzun bir yolculuk isterdin
Beyaz Peugeot’yu kullanan arkadaşına de ki
Çok gaz verme vitesi ikile beni unutma
Herkesin herkesle sevgili olduğu bir toplumu özleyen
Ve bütün gün güneşin altında radyo dinleyen
Bu çocuğu unutma
**
Aslında bugün, bütün haftamızı işgal eden bir diğer konuyu, o eften püften Noel karşıtı mesajları tiye alan bir şeyler yazacaktım. Koca koca adamların kem küm ederek yazdıkları Noel karşıtı yazıları arka arkaya sıralayacaktım... Ama çocuklardan gelen haberler karşısında o yazıyı başka bir bahara bıraktım.
Yine de sırası gelmişken bir hikayeden bahsetmek isterim. Charles Dickens’ın ‘Bir Noel Şarkısı’ hikayesi mendebur ve zengin yaşlı bir adamın bir gecede nasıl değiştiğini anlatır. Mendebur olduğu kadar bir kibir kumkuması da olan Bay Scrooge Noel arifesi rüyasında üç tane ruh görür. Geçmiş, şimdi ve geleceğin hayaletleridir bunlar. Onlarla birlikte kısa bir yolculuğa çıkan itici Scrooge geçmişini, bugününü ve sonunu bir film şeridi gibi izler. Başına gelecekleri tek tek anlatır ruhlar ona. ‘Ne ekersen onu biçersin be adam, dünyanın kanunudur bu, sen bunu hangi dönemeçte, ne zaman unuttun böyle!’ gibisinden mesajlar verirler o vicdansız adama. Ve şaşırtıcı son: Adam bunlardan bir ders çıkarır ve hikaye iyi biter. Olur mu olur: İyi kalpli, sevecen ve yardımsever bir insana dönüşüverir bizim kalpsiz mendebur!
Darısı geçmiş, şimdi ve geleceğin bütün kalpsiz ve vicdansızlarının başına diyelim.